ama arkadaşlar iyidir



22.04.2020

Yani, yıllar önce burası vasıtasıyla bir arkadaşla tanışmıştım. 2011 olsa gerek. Balıkesir'de, Akçay'da denize ayaklarımızı uzatmış, Hasanboğuldu'ya çıkmış idik. Kaldığım otelin kartviziti rastgeldi iş değiştirirken kartvizitleri atarken sıralarken arşivlerken. Sonra günler geçti, Corona günleri geldi çatdı. O arkadaşımın müdhiş bir hazırlığı vardı. Kendisini en iptidai şartlarda yaşamağa hazırlıyordu. Doğada bir başına kalırsa nasıl yer ne içer nasıl hayatta kalır, her daim bunların provalarını yapıyordu. Bense cebi yeni para görmeğe başlamış bir beyaz yakalı olarak anlam veremiyordum o zamanlar. Ama anlamağa çalışıyordum. Benim hayatta tek takdir etdiğim özelliğim anlamağa çalışmak oldu, üstelik buna çalışmam gerekmeksizin, yani otomatik bir refleks. Empati, her daim empati. Mahcubiyet azizim, mahcubiyet, ota boka mahcubiyet. Şimdi, dünya böyle bir hale bürünmüşken, hâlâ bir beyaz yakalı olarak ben o arkadaşımın üzerine uğraştığı şeyin kıymetini anlamış bulunuyorum. Şu an ne durumdadır, yaşıyor mudur, survive ediyor mudur tabiri gelmişken, bilemiyorum ama en azından o şartlara uyum sağlamak* konusunda kendimizi hazır hissetmenin** önemini anlamış bulunuyorum.

*Adaptasyonla uyum sağlamak aynı şey değil.
**Yaşamağa devam etmek için değil.

17.04.2020

Merhaba.

Özellikle son yıllarda -yani siz bilmezsiniz ama eve çıktıktan sonra'ya tekabül eder- daha az yazıyor olmamın sebebini keşfettim. Evde sigara içmiyor olmam. Sigara yazarken benim için en büyük aktivatörmüş, başlı başına bir çakmakmış meğer, neredense bir anda nazil oldu bana bu fikr. Yoksa ben sabahlarımdan taviz veriyor olmağı yine bilirim, ama evde sigara içemiyorum, kendime izin vermiyorum. Bu halde, bana içinde sigara içilen ve burnumun tıkanmadığı bir oda ver baba.

Size 35lik Dayı'nın hikayesini anlatacaktım, yine nelere daldım. Bahçelere daldım.
Ona, neden kendisine 35lik Dayı dediklerini sordum.
35 yaşındaymış o zamanlar, doktora gitmek zorunda kalmış. Doktor, "Bırak bir 35 daha görmeyi, böyle giderse 40'ı bile göremezsin!" demiş. O zamanlarda namı meşhurmuş biraz, bir gün ara vererek her oturuşta bir 70 cc rakı içermiş. Doktorun uyarısından sonra ise her güne bir 35'lik sığdırır olmuş. 35'liği aşmamak için de her gittiği yere yanında bir şişe 35 cc rakı götürür ve onu bitirince içmeğe son verirmiş. Bu yüzden de ona 35lik Dayı demişler yaş aldıkça.

Olmadı mı. Oldu bence, de ben anlatmakta pek becerekli değilim.

9.04.2020

merhaba, merhaba mı acaba.

days of being wild.