6.03.2010
ulus bilincinin -sadece resmen- en açık olduğu ilimiz ankara usul usul yağmur yapıyordu. bulunduğum sıcacık yerden bir an önce çıkmamak istiyordum ama kapalı alanlarda sigara içmemeyi öneriyordu türk ceza kanunu, ve halkı askerlikten soğutmamayı. o yüzden bunca er ve erbaş bu ekranlar karşısında toplanıyorduk her haftasonu öğleye kadar. sevgili dünyalılar, içlerinde bulundukları ve bizim sanki hiç ait olmadığımız dünyalarından bizlere kameralarını açıyorlardı ve biz onlara dost olduğumuzu belirterek el sallıyorduk. kimi erbaşlar, iribaş gibi, sperm gibi, -yürüyen birer sperm ordudaki her er, ve erbaş-, kameralarını açıp, o küçük pencerelerinden, emir-komuta msn'de olmak üzere kızlara bakıyorlardı. sevgilileri olan biraz daha şanslıları ise ekranda sevgililerini görüp hafif bir heyecana kapılıyorlar, içlerinde kaztüyleri uçuşuyor, konuşmayı biraz daha aşağılara kaydırabildikleri oranda heyecanları çarpıyordu. ben bu sırada sktirip gitmenin planlarını yapıyordum her zamanki gibi. ne var ne yok ki her zaman en iyi becerdiğim şey plan yapmak oldu, planladığım şeyi yapmayı da planlasaydım her defasında bu kadar plan yapmazdım. bir planörüm bile yok, beynimde ur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder