babam benim yaşımdayken, dünyanın kaç bucak olduğuna benim şu yaşımdaykenkinden daha vâkıf imiştir diye düşünüyorum. çünkü babam benim yaşımdayken ya da yaşındayken, beni ne zaman sünnet ettirse diye düşünüyor, düğünlü bir tören yapmağa kalkarsa işin altından kalkıp kalkamayacağını kuruyordu. çünkü ayrıca benim geleceğim için kaygı duymaya başlamış, seneye hangi okula yazdırsam diye kafasını kaşıyor, toplumun sahip olduğu, altı yaşında okula yazdırılan çocukların daha başarılı olduğu ancak psikolojik birtakım sıkıntılar çektiği tecrübesine inanıyordu. bununla birlikte babam benim yaşımdaykenkinden üç sene sonra mide kanaması geçirecek ve haftada beş gün içmeyi bırakmak durumunda kalacaktı ama bu aralar sıkıntı yoktu, devam. babam daha benim yaşımdayken kardeşimin yüzünün esmerliği kendininkine benzediği için sevinmeye bile başlamıştı, benim buğdaysılığım gibi değil. o yaştayken yani babam, ara ara da olsa doğru bir evlilik yaptığına kendini inandırmayı başarıyordu, özellikle iki kadeh içtikten sonra. babam tüm bunların yanında benim yaştaykenkinden iki sene önce zatürree olmuş ve sigarayı bırakmak zorunda kalmıştı. bu zatürree vakasından üç dört ay kadar önce babamın babası vurularak öldürülmüştü ve babam o adamı öldürüp öldürmeme konusunda kah kafasını sker kah kafasına dayarken içtiği sigara ve içki miktarını çoğaltarak ciğerlerinde su biriktirmeye başlamıştı. neyse ki içinde chloe'nunki gibi bir nilüfer yetişmemişti o su birikintisinin, işte burda bu yaştaki ben devreye girdim çünkü babam benim yaşımdayken son okuduğu kitabın üzerinden yıllar atlatmış bir adamdı.
ama yine de babamın benim yaşındaykenki hali ile ben psikolojik bir güreşe tutuşsak yenerdim diye bahis açıyorum.