Hepsileri Ermeni
Türkiye hermetiktir, hermetik kalacak.
Türkiye hermetiktir, hermetik kalacak.
Kemanî Tatyos Efendi der ki, mani oluyor hâlimi takrire
hicabım.
“İlk saldırı 19.00 sıralarında Şişli’deki Haylayf Pastanesi’ne
yapıldı. Ardından büyüyen kalabalık
gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumların, ardından da
Ermeni, Yahudi ve hatta yanlışlıkla bazı Türklerin dükkânlarına saldırarak
yağmaya başladı.”
“Bu sırada on altı çocuk, aralarında motorlu sandallara,
altın yaldızlı güvertelerinde yalancı insanlar bulunan kotralara sahip çocuklar
da bulunan on altı çocuk, ellerindeki ve ceplerindeki taşlarla beraber
fırladılar. Stelyanos Hrisopulos gemisini batırdılar.”
Hamparsum Limoncıyan’ın kültablasından fırladığımızı inkâr
edemem.
“Baba Hamparsum, doğru inandandır, Doğuya dönük notaları,
Ortodoks gibi düşünüp Osmanlı gibi şakımıştır.”
Anahit’in serin gözlerinden muhabbet kaptığım da doğru.
Benim hiç Ermeni arkadaşım olmadı. Semra’nın Ermeni olduğunu
söylediler ama o bana bakmadı.
Bayraklardan nefret ediyor. Bayraklar beni haçlara aylara
yıldızlara oraklara varaklara ve renklere ayırıyor. Ben renk körü olmak
istiyor.
İzmir’in tek eksiği birkaçyüzbin (üçyüzbin –T.U.) Ermeni’dir.
Dağlarında açan çiçekler hep sarıdır, ve onlara sormazlar mı anneniz babanız
nerdedir?
Onlar gittikten sonra Türklerin içi ihtiyar heyeti gibi
oldu. Sümükleri selpak nedir bilmedi. Türkler sümüklerini hep artık kollarına
sildi.
Onlar gittiler ve sonra Türkiye’nin dağları denizlere sik
gibi uzandı hep. Türk dünyası yüce bir coğrafi kaosa girdi.
Onlar gittiklerisıra Türkler harekete geçti, habire inek
sağdı, memelerden süt çıkmadı, ve sağdı, milliyetin mukaddesatın sağlamasını
yaptı.
Onların ardından Türkler her sıcaklığı kırk derece hissetti,
hissedilen sıcaklıktan bile şüphelenildi.
Onlarsız biz Türkler çok yalnız kaldık. Herkes bize boyunuz
bosunuz devrilsin dedi, boş olun dendi. Altıüstü kaç yüz bin (üçyüzbin – T.U.)
Onları biz yığınca toprağa, bülbül öttü ılga etti dalını,
ördek yüzdü dalga etti gölünü.
Sonra biz Türkler ağırlık merkezimizi şaşırdık. Bi Rumlara
bi Kürtlere bi Moldovalılara kime göre moment alacağımızı bilemedik.
Kuşlar yüzyıldır Türklerin aleyhine tezahürat ediyor fakat
biz var anlamıyor.
Kurukahvecilerin zilleri yüz yaklaşık yıldır çalmıyor. Paslı
kilitler çalışmıyor. Mezarlar gıcırdıyor.
Halbuki onların da süpürgeleri yoncadandı, onlar da şu
derenin alıcıydılar, onlar da varmış bakmıştılar ki demir kapı sürgülü.