Merhaba.
"Meraba" yazmıştı lisede
sevdiğim kız benim hatıra defterine giriş cümlesinde. Yahu, ‘meraba’ ne, o
zamanlar konuştuğun gibi yazmak mı var sanki. ‘yahu’ da ne demekse, yauv. Ki
benim dediğim bundan yüzleryılı önce, eski adamım malum. Mamutlar kadar eski
olmasam da, mahdumlarım varmış da evlenecek yaşa gelmişler gibi eskiyim,
eskiyim ya da eskiydim ya da eskidim. Ne demiş Hakan Taşıyan meşhur bir
eserinde, "çekinme eskici içeri buyur." Ohoo, hatrlamayalı bu
duyguyu, harlamayalı, har vurup harman savurmayalı ne kadar da olmuş çok.
Dört beş gündür burada buraya
yazıyor yazıyor yarım bırakıyorum. Şimdi aşağıda sanırım onları göreceksiniz
bölük pörçük. Aksi halde benden bu kadar mesaj kaygısı gütmeyen yazı okumak zor
olsa gerek.
Uzakta ya da yakında fark etmez, gitar filan çalıyor. Hangi şarkıları en
çok sevdiğimi biliyorum. Sizler de kendilerinizinkileri biliyor olmalısınız.
Aslında çok uzun zamandır müzik serüvenimi anlatmağa kalkıyorum da buralara, ne
var ki, tamamlayamayacağımdan korkarak başlamadan bitiriyorum. Ben hayatımda,
'ne var ki' kalıbını hiç kullanmadım konuşurken, yani dilli iletişimde. Sözlü
iletişim dersek, neyse burası ağır konunun vicdanen, girmeyeyim, sakatlar. ‘Ne
var ki,’ kalıbını kullanan, -kalıbımı basarım- çok İstanbullu ve Ermeni bir
hocam vardı lisansta, ondan öğrendim, kitap gibi adamdı. Metallerin,
makinaların, mühendisliğin ve İstanbul'un dilinden öyle bir anlardı ki, ama
insanın dilinden hiç anlamazdı, erkenden öldü gitti.
Gitar değil de ukulele çalmış sanki bi yerde.
Selam. Hayatımda hiç bu giriş kelimesini/cümlesini kullandığımı ve
kullanacağımı sanmıyorum. Elbette geçmiş zamanlı bir çekim de sanılabilir,
sanılıyor olabilir. Tabii sen de salınıyor olabilirsin bu esnada. Sizi de bazı
gözlerin yakaladığı oluyor mu? Aslında ne kadar da kalıplara sığamadığımın bilmem
farkında mısınız? Umarım farkındasınızdır, yoksa alt kata ıstırap veren üst
katın haşarı çocuğu olmaktan öteye geçemeyeceğim nazarı itibarda, türkiye'de
elbette, bu ülkede. Yoksa beni dışarıda bilen biliyor. Bazen tabii içeri temiz
hava girmeli. Peki ya etrafımızda temiz hava tertemiz hava yoksa.
İstanbul'a gidecektim, heyecanlıydım. İptal oldu koskoca fuar. Geçen hafta
bugün bir meyhanede içmek üzere miydim yoksa işyerinin tozlu arenasında
boğuşuyor muydum tam hatırlayamıyorum. Zaten çok fazla ihtimal yok da, yine de
ben yakın geçmişi bir sorgulayayım istedim. Keşke komşularımız olsa ve onları
hiç rahatsız edemesek.
Merhaba. Size iyi akşamlar. Demin akşam
oldu ve bildiğim bütün notalar eyleme geçti. Bunu laf olsun diye söylediğimi
-cümlenin ikinci kısmından bahsediyorum-, biliyor olmalısın. Demin bir kuru
incir yedim -ki bilenler bilir gecenin bu saatinde yanımda yöremde bir şey
yendiğinde çileden çıkar öfkeden kudururum, normalde bir karıncayı bile
incitmemiş ben o vakit çekip vurabilirim ama yapacağım tuttu işte, -bu
örneklemi türk edebiyat tarihinde ilk kullanan benim bilmem farkında mısınız
ama ukalalığa elbette lüzum yok-. Çünkü karnım acıktı. Ama sen yine de ne kadar
aç olursan ol, canın bir şey mi çekti, git mutfakta ye, ben görmeyeyim yani. Sonra
bir de yeşil çay demledim, onu içip yatıcam. Bazı özel isimleri özel isim gibi
şekillendirmiyorsam elbet bir bildiğim vardır, hepsi kontrolüm dâhilinde merak
etmeyin. Bir ben değilim kontrolüm dâhilinde.
*Bunu saymadınız biliyorum.
*Yine gelinesi.