ama arkadaşlar iyidir



30.12.2012

mağlup

merhaba marianne,

bir kg. toz şeker aldım, hayatımın geri kalanını küp şeker kullanmadan geçirme isteği belirdi içimde. buna vasıl olamayacağımı da biliyordum aslında. bazı şeyleri başından mı biliyoruz ne. eskisi gibi pazar günü çalışıyor olmayı diledim, boş kalmak, iş haricinde bir şey düşünmek istemiyordum. haftada yedi gün yirmidört saat mı var. otis redding'in white christmas şarkısını dinledim birkaç kez. birkaç kez daha dinlemeye içim elvermedi. amerikan romantik komedilerindeki sahneler geçti gözlerimin. single bells diye bi şarkı yazdım. içimden sayfalarca şeyler yazdım, hepsi birbirinin aynı oldu, yazmadım. geleceğe geri döndüm. dingil bir hayata sahip olurdum yine. halbuki biz burda iyiydik.

elma yemeye niyetlendim. yarısını soydum, ince bir mutsuzluk örtüsü kapladı hemen soyduğum kabukların yerini. geri kalanını soymadım. elma çekirdeklerini yiyerek intihar eden bir çocuk saplandı içime. cumartesi gecesi ateşi yanımdan bile geçmedi. soğuk bir kış bir süre beni bekledi. cebime bıçak aldım dışarı çıkarken kavga filan edersem diye. kavgacı bir çocuktum ama yetişkinliğim bu şekilde evrilmedi. sahilde otururken çıkan rüzgâr beni az öteye iteledi. bıçak rüzgâra kâr etmedi.

işçiler atış talimi yapıp rakı içmeye çağırdı. gitmeyi çok istedim ama gidemedim. bu suratla orda işim olmazdı. felix da housecat, ladytron bile remiksleriyle içimin şekerini yükseltemedi. erotik bir şeyler izleyeyim dedim, bana mısın demedi. kahve diyarı, kahve sarayı, gloria jeans, starbucks, filan hiç içim kaldırmazdı. bilemedim. ayakkabılarım için sitil marka sünger aldım, gözlerimi parlatamadı. siz yine de ilk olarak sağ ayağınızla giyin ayakkabılarınızı. berbere gittim, yarısını kes, yarısını kesme dedim, abi iyi misin dedi çocuk.   

türk kahvesi yaptım orta şekerli, bir kaşık şeker, yarım kaşık tuz koydum. tükürmek istiyordum. içki içtim, yapmadığım bir şey miydi ki. dansözü masaya çıkardılar, teselli olmadım. trafik lambasına kafa attım dönerken, büsbütün kaskafalıydım. kimseyi gündüz yaşamaya ikna edemiyordum. ella fitzgerald'dan black coffee dinledim, orhan gencebay etkisi yaptı. death'den voice of the soul dinledim, müslüm gürses gibi çarptı.

olmadı yani. olmadı. bana bir şey olmadı.