ama arkadaşlar iyidir



28.08.2012

ne hikmetse bu iki şarkıyı nedense aynı kefeye koyuyorumsa. ama iyiyim sağol.



23.08.2012

19.08.2012

18.08.2012

bari yarın sabah bir çift yeni çorap giyeyim işe giderken, bayram günüdür, şeytanlar sevinmesin. bu, babaannesinden kalma olmak üzere annemin bir inancıdır. 'bayramlık' inancını ortadan gayrıresmi olarak kaldırıp biz şehirlileşince annem en azından bu yönde sergiledi inancına bağlılığını. bize her bayram en azından bir çift çorap aldı yenisinden. ben de son neredeyse yirmibeş yıldır bayram namazlarını ihmal etmedim. bayram günü erken kalkmamak benim için çok kötü bir şeydir, sevmem o insanı., o derece, sevemem. o gün ya bayram namazına gitmek için erken kalkıyorumdur, ya da işe yetişmek için erkek ve erken kalkıyorumdur, yarın olduğu gibi.




karasaban

dedem yok idi. anannem ineklere sövüyordu. handan kelimesini bir küfür olarak fırlatıyordu ağzından, bense ineğin adının handan oluşunu garipsiyordum. daha önce adı esma olan bir kedi duymuştum. adı ortega olan bir kedi de. bunları iyi seçilmiş isimler olarak kazıdım hafızama. sen kedi olsan adını ne kordum. gözlerini ne diye kaydettirmiş baban nüfusa acaba. dudaklarının adı ince giyerim ince ince yakışır gence miymiş. siyah perçemlerin, gonca yüzlerin, garip bülbül gibi zar eğler beni. bu sırada bir fırtına mı koptu, bir gök mü boşaldı, bir bebelere balon mu, bir fayton mu, bir kaset mi sardı, bir çöp poşetinin altı mı delindi, bir çingene kızı bir yörük genciyle mi kaçtı, bir balık mı zıpladı, bir zıpkın mı teğet geçti nasını skim, bir tanrılar ve arabaları mı, bir bostanlı vapuruna mı bindik, bir tren raydan mı çıktı, bir yumurta mı düştü yere, bir yürüyen bant mı tökezledi, bir parmak mı kaptırıldı prese, bir açma halkası, bir çakmak, bir makas, bir tutam saç, bir mektup, bir ankara bir istanbul bir izmir bir balıkesir bir yalova bir hereke kampusu bir birdirbir, bir sıfır bir sıfır bir, bir evlenme mi teklif edildi o da ne, bir kürdan, bir cep saati, bir zehra deovic Imal jada ko kad akšam pada, bir besame mucho, ne yani ben hiç üzerine atlanıp öpülünmeyecek miyim bir, bir sesame mucho, bir istiklal caddesi'nde kayıp mı oldu, bir sinema mı yandı, bir ruhi bey limonluktaki yangın'a mı katıldı, bir kocaman şiirler, bir kitabın cildi mi ayrıldı sayfalar dökül dökül üzerime boşaldı harfler zıvanadan çıkıp yürümeye koşmaya depar atmaya başladılar üzerime yüzüme doğru, sakallarımı kırpıp harf yaptım, onlarla öptüm seni sen uyurken, yüzümdeki yaşayan son hücrelerden görünmez bir el yaptım onlarla soydum seni sen uyurken, bu bir.

süleyman amca'nın evinin önündeki evin şişelerinden mürekkep yığına elimdeki kara sapanla nişan aldım bolca. o sırada süleyman amca karasabanla çift sürüyordu kafası bi güzel bi güzel ki sormayın. yorulunca soluğu avludaki limon ağacının altında duran masanın üstündeki evin şişesinde alacaktı. günleri böyle böyle geçiyordu. genç teğmen giovanni drogo gibi. sonra bir gün, ne mi oldu, doktor ona sigarayı ve şarabı yasakladı. çift sürmeyi de kendiliğinden bıraktı. bir emel sayın söylesin, bir şarjımız bitsin, bir yeni sekme açılım, seksek ya biraz, bir hoparlör açalım hayatın orta yerinde, bir domates karpuz salatalık satalım, bir şapkamız uçsun sen vapurda ben traktörün arkasında, bir dayımı beşiktaş maçına götürebileyim ölmeden önce, bir enişteme dalgıç elbisesi alabileyim ölmeden önce, bir ilk maaş tadı alayım seni her öptüğümde, bir big babol büyüsün aramızda, bir gözlerini gözlerimden ayırma hiç, bir acemaşiran, bir koşarak koşarak gel.

iyi top oynardım. çok da iyi değil. ama iyi. her insan gibi her insan kadar iyi. ne var ki göründüğüm kadar iyi değil. bir balıksak eğer deniz suyunun tuz oranını hesaplayarak birbirimize tuz mu serperdik, o değil de teninin tuz oranı arttıkça benim içimdeki erotik bakliyat şirketi hisselerini halka arz edesi gelirdi. bir fırtına tuttu bizi. bir ayağım takıldı da tökezledim mi, bir düştüm mü fena mı düştüm mü, bir ud sesi mi vınladı kulaklarımda, bir tremolo bir vibrato bir bir şeyler, bir senin bir şeyi sevmen kadınlarla erkeklerle gereksiz yere fazlasıyla ilgili, bir senin bir şeyi sevmen bir erkeğin dağları türküleri sevmesiyle gereksiz yere fazla ilgili. bir yeşerdi ekranlar. bir tüpleri bitti televizyonların. bir kestane attı kendini yüz metreden yere. bir oklu kirpi fırlattı okunu tam kalbime. bir makas yanlışlıkla kendine kıydı. bir silgi silmeye yetti her şeyi ama her şeyi.

biri bir şey mi dedi.
duet

- bana gelmeden önce bütün eski sayılarını atmalısın, yakmalısın yok etmelisin.
- seni düşünmemeye çalışıyorum. ama her yerden çıkabiliyorsun hamamböcekleri gibi.
- adam bir karakter yarattı ve dünyayı fethetti beni o benzettiğin şeyden. hem, ben piyangon olduğumu düşünüyordum.
- hayır seni kazımayacağım.
- temizlik yaparken elindeki bezle ilgilenmeli ve hayal kurmamalısın.
- tozunu da almayacağım senin.
- son günlerde çok toz yaptı zaten dünya. nerden geliyor tanrım bu kadar toz.
- sen anca gez toz.
- beni herhangi bir şekle sokamayacağını anlamış olmalısın. marangoz işi değilim ben.
- kulağımın arkasındaki kalem ol bari.
- saçını topladığın kalem olsam.
- pah kırmışsın kalbime.
- hem baba hem şair olabilir miydim dersin.
- seni tanımakta zorlanıyorum.
- beni unuttun sen. kendine başka arkadaşlar buldun. bana cevap ver.
- insan üzülen bir varlıktır kurt.
- benden alıntılar yapmamalısın.
- artık yazmamalısın.

13.08.2012

ya daaaa

davulcular geçer rüyalarımdan, dallı dullu davulcular, ramazan davulcuları. ya da kedi çöp kutusunu devirir köpekle savaşırken. komedi yaparım, ama hatırlamam. dünyanın bu kadar çok ihtimale sahip olması insanın en çok aşıkken zoruna gider diye düşünüyorum. seviyor sevmiyor seviyor sevmiyor seviyor sevmiyor, bunun böyle sonsuza ıraksadığını düşünsene, ya da limit filan al, fsonsuz. efsunsuz.

ben aslında hiç çakmaksız kalmazdım, bunu kendime nasıl da yaptım. bugün hava erken mi karardı ne. özlemek mi, hahah, daha neler, o da ne. ya da gece de serindi sanki biraz.

onun benim evime misafirliğe gelmiş olması, ona çörekler açmış olmam, birlikte asansöre binmiş olduğumuzu göstermez. burada ipucu arayan dedektif -inspector clouseau ya da inspector gadget- yanlış arıyordur. ben çıkarken o inmiş olabilir, o inerken ben çıkmış, ya da ben evde beklemiş, o gelmiş.

sonra sizin tuzun kilosunun kaç para olduğundan haberiniz var mı. gerçi hiç kullanacak fırsatımız olmadı. ya da şöyle diyebilirim, kilosu nerden baksan birbuçuk lirayı bulur ve fakat, akar akar akar, sevmek gibi, billur tuz gibi.

bi ara uyandığında kolu kolundaydı, ya da kolu kolundaydı. [bunu iki ayrı üçüncü tekil şahıs dilinden ziyade yaparsak : bi ara uyandığında kolu kolumdaydı, ya da kolum kolundaydı] kol kola girmiş bulunmuşlar. 

susamak bulaşıcıdır. su içtik.

ya da...

1.08.2012

tekrar etmekte fayda var