ama arkadaşlar iyidir



27.05.2013

babam, ben küçük çocukken -çocuklar büyük ve küçük çocuklar olarak sayılara ayrılırlar- beni ve arkadaşlarımı alır, sınırları içinde bulunduğumuz ilin/ilçenin tarihi eserlerini gezmeye götürürdü. bi arabaya kaç çocuk sığar, sekiz çocuğun bi arabaya sığdığını gördüm ben, hepimiz tarihi eser meraklısı turistler gibi şoför koltuğundaki babamın rehberliğinde yaz sıcağı dinlemeden gezerdik. aslında babam haricinde pek çoğumuz bu duruma meraklı değildik. sonra sonra yaklaşık onyedi onaltı yaşlarındayken ben bunun üstüne çok kafa yordum, hatta yirmi başlarında freud mreud öğrendiğimde olur olmadık yerlere de yordum da, en erken yirmiüçümde anladım babamın bunu neden yaptığını. kendimden anladım. kaçıyordu babam. bir şeylerden kaçıyordu. ve buna çocukları bahane ediyor, bir taraftan da içi rahat etmediğinden çocuklara bu onmaz kaçınılmaz insanlık tarihî dramını hiç de anlamayacakları bir dilden anlatmaya çabalıyordu. çocuklar elbette anlamıyor ve babama amca bunun burası neden böyle ya da susadım tipi serzenişleriyle o an orada her şeyden uzakta bulunmaklığıyla mesut babamı daha da mutlu kılıyordu. babam böyle böyle sayemde üç beş yılı daha idare ettirdi. şimdi napıyor bilmiyorum. keklik bıldırcın filan dediydi en son.