ama arkadaşlar iyidir



27.05.2021

Merhaba,

Saat 22.22. Fatih'in Istanbul'u fethettiği saatten oldukça uzak lakin güne yakınsamışız. Birbirine muvazi iki salmışız. Salmışlar bizi sanırsın Göksu Deresi'ne, aheste çekiyoruz kürekleri mehtab uyanmasın. Yıllar önce Mehtab'dan bahs açmıştık hatırlarsınız, hatırlarsanız. Hatta bir bahisti ki parlayan gümüşten. Porsuk Çayı'nın kıyısında oturdum ağladım. Yıllar önce böyle bir seri yapmağa yeltenmişdim, "... Irmağı'nın kıyısında oturdum ağladım" cümleli ve fotoğraflı bir silsile. Velhasıl yapmış idim de lakin araya pandemiler futbol maçları tezahüratlar karaciğer sancıları karınca baskıları ve muhtelif aliteratif halüsinasyonlar seyran edince yarım kaldı. Nice ceylan boyunlu kadınlar ve Ahmet Erhan şiirleri ve Franko Buskas şiirleri ve erguvanlar ve ıhlamur kokuları filan İstanbul arası. Sonra, sonra Italyan musîkisine merak buyurdum, klasikleri dinlemeğe başladım, yaşım kırka doğru kırk nala ilerliyordu, Achille Togliani, Nilla Pizzi filan kendimi İtalyan kasabalarında bulmağa yeltendim. Ne dediniz, yoksa Nilla Pizzi, İtalya'nın Yüksel Özkasap'ı mıdır?

Yazılarımda özel isim kullanmağa bayılırım. Daldan dala dala daldan dala sekmek. Daldan bir kuş gelecek döne döne, bir kuş gelecek daldan döne döne, daldan gelecek bir kuş döne döne. Bu tekerlemeyi Susam Sokağı'ndan biliyor olsanız gerek. Aslı böyle değildi tabii ki. Hangimiz aslımıza hürmeten sadık hidayet kalabiliyoruz ki ;) 

Sonra oluşturduğum playlist'imin adını İtalyan Kasabası koydum. Acaba dedim İtalyan'ı da Istanbul gibi I ile mi yazmak icap ederdi? Sonra dedim ki kendime, ne alakasI var? Bütün soru işaretlerim kendimedir tabii her zamanki gibi. Başkasına sorup da cevap alamamaktansa kendine sorar kendin kurar kendin düşünür kendin söylersin. Mufassal kıssa başlarsın garip efsane söylersin. Deli gönül neylersin. Ne demiş şair, deli gönül gezer gezer gelirsin. Yok, aslında şunu da demiş temel olarak, deli gönlü bir dilbere bağladım. Ha bir de şunu demiş, bir gözleri ahuya zebun etdi beni felek.

Bu yazdıklarım, kırka mendil bağladığımız şu günlerde, mendiller ifade ve iade ederken birbirimize, merdiven de dayadıksa eğer, bu yazdıklarım potburi yerine geçer ve zihninizden zihin seçer, çekiliş yapar. Çekiliş, karaya çekiliş, kıyıya çekiliş. Ne demiş Erkin Koray bir şarkısına isim vermeyi de kafasına koyarak, Düşünüş. 

Düşünüş yapanlara Düşünür diyorsak şayet, Çekiliş yapanlara [kenara/kıyıya/karaya] Çekilir diyebilir miyiz. Çekilmez bir adam oldum yine, huysuz aksi hay aksi nalet. Süper şiir değil mi dostlar. Şayet ben bir amigo olsaydım, bir GS maçının arefesinde bütün stadı haykırttırırdım bu şiirle. Ben amigo olsam neler yapardım da işte olamadık bir miço bir de amigo. 

Her şey sandaldandı o kadar. 

Hiç yorum yok: