ama arkadaşlar iyidir



29.01.2013

işyerinde bi zaman aynı laboratuarda çalıştığımız bi abim var. kendi halinde, sakin bi adam. ferdi özbeğen şarkıları gibi bi adam. bir kez balığa gittik, bir kez şile'ye gittik, beş kez içmeye gittik, o kadar. 2009 yazıydı. bu işyerinde ilk günlerimdi. çalıştığım laboratuarın şefiydi. akşamüzeri saat beş buçuk gibi eğer günün işleri hafiflemişse, bilgisayarının başına geçer ve müzik açardı. ferdi özbeğen'i bana o tanıttı. ben o zamana kadar sadece bu şarkısını bilir ve severdim. o zamandan sonra ferdi özbeğen gibi şarkı söylemek tanımı ortaya çıktı benim için. ferdi özbeğen'e karşı acaip bir hassasiyet oluştu içimde. o abide de vardı aynısı, belki de ondan bana geçti. fuar gazinosunda canlı canlı izlemeye gittiğini anlattı kaç defa. bense o günlere yetişemediğime kaygılandım. yok yok yalan deme. unutturamaz seni hiçbir şey. bir gün darılıp bir gün barışma. yarım kalan aşk. blogun eski yazılarında da paylaşmıştım bir iki kez. naif olduğu kadar iddiasız olduğu kadar hırssız olduğu kadar kıymetli. onun piyanosunda onu diğer taverna şarkıcılarından onu çok uzağa taşıyan bir ton var, hilal çalıkoğlu'nu bilirsiniz di mi, piyanoları onunla aynı kapıya çıkar. belki bestekar değildir ama iyi bir yorumcudur.



bir de kendine özgü yorum farkıyla aynı tanıma uyan ömür göksel vardır benim için. bahaneyle onu da analım. yaşadım mı öldüm mü. sevemem artık. hasret tel oldu sazıma.