ama arkadaşlar iyidir



25.04.2016

bugün halam geldi. babam halam ve onların kuzenleri. halamla babam kardeş. babamı nedense hep halamın küçüğü sanıyorlar. halbuki babam halamın büyüğü. beni de kardeşimin küçüğü sanacaklar mı acaba. kadınlar daha erken yaşlanıyorlar da o yüzden mi. kardeşim doğum yapınca güzelleşti maşallah. halamla babam beş kardeşlerini kaybetmişler, kimini görmeden bile, tabii taşrada bebek ölümleri yüksek o zamanlar, bi de çadırda doğunca sanırım ister istemez kayboluyor bebekler. halam evime geldi, ve makinada o esnada yıkanıyor olan çamaşırları illa ki o astı balkona. benim bi tane balkonum var. halam çok mu ataerkil de o yüzden bana iş yaptırmadı. çay koy dedi babam bana, halam ben koyarım oğlum dedi. halamı zaman zaman çok severim, eniştemi sanırım ondan bi tık daha fazla. para sözkonusu olmasa dünya o kadar iyi bir yer ki aslında. ama biz hep para takıyoruz bebeklere gelinlere damatlara. ben yine kendimi sonra onlar gidince alkolün kucağında zapt ettim. olmadı başka türlü. aslında vakit olsa mektup da yazacaktım, hatta aklımda yazdım bile. sonra gece vardiyası amirinin maili düştü, whatsapp mesajı düştü, büyü bozuldu. tabii bu esnada göğe bakmağı ihmal etmedim. tükenmedim illa. karşıyaka'ya gittim gündüzün. çay bahçesine oturdum. izmir'i ruh sahibi yapmak için elimden geleni yaptım. kadıköy'e benzesin karşıyaka diye de çok didindim, oluyordu az kalsın.

ben hayatımın son yıllarında, yani şu ana kadarkinde son, giren tüm güzellikleri o kadar yarıda kestim ki, bu kadar olur. bu, önceki. tıpkı yenilen bir takımın var gücüyle ve son hamlesi olarak en azından beraberlik golünü kazanmağa çıktığı son atağının bitmesine izin vermeyen hakemin top ceza sahasındayken düdüğü çalması gibi. ve düdüğün içindeki metalik nohut tanesi boğazımda.