ama arkadaşlar iyidir



9.06.2017

Akşam giderek güzelleşiyor. Akşam giderek farklı bir telden çalıyor. Bir kadın her kadın her an bir an güzelleşiyor. Çok fark ediyorum, insanlara sevdikleri saf geliyor. A o mu, o çok saf çok temiz. Çünkü o onu seviyor, yere göğe sığdıramaz bıraksak. Ama bırakmıyoruz işte. Bıraksak neler ler yapacak herkes, bıraksalar biz de yapacaktık, ama bırakmadılar di mi itiraf etsek ya. Siz hiç Kalahari Çölü'ne gittiniz mi, ben bir kere gittim kör oldum. Ben evvelde çöllere gitme umuduyla halı sahalara giderdim, sırf gidemediğimden, sırf bırakmadılarından, kalelere koşarken o çöllerde seraplara koşar gibi koşardım, bu yüzden hiçbir maça içkisiz çıkmadım.

Akşam elbet belli bir nitelik kazanıyordu, sevdiğini Lizbon'da bırakan Erasmus öğrencileri genç kızlar için. O kadın o ekmeği öyle banmadı mı zeytinin yağına, çünkü hepimiz yeterince İtalyandık. Ayşe tatile çıktı, bunu hepimizin yaşıtları biz hatırlarız, Ayşe Kabak'a Kelebekler'e tatile çıktı, Hakan dünyada en çok sevdiği - elbet anne babasından sonra- Ezgi'yle Adrasan'a tatile çıktı. Fakat ne var ki Adrasan yandı bitti kül oldu, orası Adrasan değil miydi yoksa. Adresim aynı Adrasan aynı diye şarkı söylerdi yaşasaydı Kayahan buna.

Akşam kalabalık bir hâ laldı. Tabii ki kayıtsız kalabadık biz bu duruma kalamadık olarak. Hayatta çok az şey çok acıkmış bir kadının yemek müthi şiştahla yemesi kadar gğzel olabilirdi, tabii ki ağzını Sinop İnceburun gibi kapatarak, tabii ki ağzını şapırdatmadan, tabii ki kaşığı çatalı dişlerine değdirmeden, beni metallendirmeden. Biz isterdik ki kan bağlarımız, san bağlarımız, her şey uysun ama akşa moldu ve yakamadım gazımı (Nevin Akol söylüyor, Muzaffer Sarısözen sunumuyla). Biz elbet sigarasını kültablasında bir türlü unutamayanlar, biz elbet sakarlık yapamayanlar, istese de yapamayanlar, biz yazdıkları silinemeyenler, biz bazı erkekler gömlekten yaratıldık. Bazı ve ama çoğu kadının saçtan yaratılması gibi, kadar. Şimdiki kadınlar fotoğraftan yaratıldılar, biz de saçsızlıktan türedik, ve buldular herkes birbirini bir stepne ne kadar bulduysa yerini.

Bu akşam turuncu bir gömlek giydim, kadınların bana aldığı şeyleri tarzım olmasa da giyerim. Sorsalar dışım renkli içim kuru derdim, lakin ilkokul kolunda, Belirli Gün ve Haftalar Kolu'nda, - kimse Cuma'nın anlam ve öneminden bahsetmediği gibi-, renkli'nin karşıtının kuru olduğu belirtilmedi bize, bertildik buna biz de şimdilerde. Cuma demişsem, ardından Cumartesi'nin geldiği cumalardan bahsetmiyorum. Cuma upuzun bir cuma, bu sene yirmibeşinci sene-i devriyeleri yaşanan Cuma. Tupturuncu bir akşam, bizim oralarda narenciye meşhurdu bir bilsen, narenciye demek göbeği piercingli ama bunu sadece senin, onun, onun, onun, senin, onun gördüğünüz bir kadın kadar gizli güzeldi. Şimdi var beni psikanalitiğe abi lütfen.

Bu akşam üstümüzde benim, yani tam altında yeryüzünün, Japon -ya da Çinlidir bilemiyorum-, balıkçı şapkaları gibi ışıklar hakim, kapatılmış şapkalar, altında duylara rastgetirilmiş birtakım renkler.

Zaten benden al bu akşam da o kadar.