ama arkadaşlar iyidir



6.03.2010

bir saaatttir bilgisayar başındayım, nihayet iyi bir şarkı çıktı. mesela abdullah gül hiç internet cafeye girmiş midir, cebelleşmiş midir (hıykk?) klavyesi çalışmayan bilgisayarlarla. atatürk'ü görüyorum birkaç zamandır rüyalarımda. "bana ne yaa, kurtarmıycam vatanı ben," diye ağlıyor, teselli ediyorum. ne zaman içim ezilse çekilip bir köşeye size mektup yazıyorum. her haftasonu çarşı izninde mektuplarımı da cebimde çıkarıyorum dışarı benimle birlikte. dönerken onların da morali benimki gibi. postaneye gitmiyorum bir türlü. kurşun kalemle yazdığım için, cebimde durmaktan ve sürtünmeden mektupların yazıları okunaksız hale geliyor. öylece durmaya devam ediyorlar. bir iki arkadaşımı aradım görüşmek için ama sanırım kimseye göstermek istemiyorum şu an kendimi. söndü arabanın farları, daha doğrusu çamurlandı, malum kış mevsiminde kışladayız, malum önümüz bahar. raşit aradı, adresimi istedi, biliyorum yazmayacak. emrah aramayacak bile. merve gelmeyecek ziyaretime. mustafa diyecek, oğlum neden bize gelmiyorsun, gamze bağıracak telefonun arkasından, hakan kahvaltı hazırlıyorum diye. sarı'nın mutlaka selamı olacak. canan görüşemeyiz diyecek. mahmut abi babama söyleyecek, hakan'ı mutlaka kahvaltıya bekliyoruz diye, bana iletmesi için. ne aptal bir durum lan bu. şu an morgan freeman'ın ne yaptığı kimin umrunda. etrafımdaki bu msn manyakları kim, kameralar açılmış. çay bok gibi. her şey çok kalabalık. aşırısosyal kişilik bozukluğu diye bir şey var mı. şafak sayım bugün normalde yetmişiki iken birden kırkdörde düştü evvelsi gün, ameliyat olacağım. bütün planlarım altüstü oldu, şafak kırksekizde bombayı patlatacaktım ne güzel. çeşitli bloggerlar habertürk gazetesine ilan veriyorlar bedavaya, ilgiyle takip ediyorum. yani o değil de, bu hayat denen şakaya bir açıklama getirmeliyim. ve kafama koyduğum şeyi yaparım. benim olacaksın dersem hakkaten de olursun. açıklama getireceğim dersem de getiririm, dışarda yağmur.

o değil de hakkaten iyi uçtum ranzadan.

Hiç yorum yok: