ama arkadaşlar iyidir



2.10.2013

ankara'nin kitapcilarinda beni seven bir sey var. dost'un zayif siir reyonu, turhan'in kimsenin yuzune bakmadigi bir zamanki muthis dergi reyonu, imge'nin bahcesi. bir suredir devletin sanayi odakli organlarinda icinde calistigim ozel sektor sirketini temsilen toplantilara giriyordum ve isleyis hakkinda cesitli yargilara sahip olmaya baslamistim. bugun girdigim toplantida devletin mustesarlik duzeyinde bir temsilcisiyle, benim gibi bes sektor temsilcisi daha olmak uzere bulustuk. mustesar deyip gecmemek gerekiyormus meger, bakan yarisiymis adam, bakan da adamsa sanki. bu konudaki gozlemlerimi daha sonra derleyip toparlayacagim elbette ama bu vesileyle ankara'nin havasi kuduza donmeden, ince inceyken solumus oldum. evet ankara'da beni gizleyen bir iklim var her mevsim. bazi arkadaslarimin hatirlama ihtimali oldugu uzere imge'nin bahcesini fazlasiyla severim. diger kitapevlerini dolandiktan sonra u geri donus saatimi beklemek uzere imge'ye girdim. adetimdir, mutlaka yeni yayinlara ve cok satanlara bakarim, ben son yillarda pek okumaz olmus olsam dahi turk okuru ne okuyor, yayinci ne basiyor, yeni isimler kimler, ne kadar yaslanmisim konularinda fikir verir bana. onlara bakarken iceri otuzlu yaslarinda oldugunu tahmin ettigim (cok geleneksel bir giris oldu di mi, evet sakin ve gelenekselim, koku mazide bir ati oldugum da yadsinamaz) . "calikusu yok mu acaba" diye sordu kitabi bir sure dogru reyonda aradiktan ve bulamadiktan sonra. bir ay kadar once kuzenimin kizi irem de ailede konusarak anlasabildigi tek kisi ben oldugumdan ve memlekete gidis periyotlarimda onu sorulari biriktirmis halde beni bekler buldugumdan; "dayi calikusu'nu okumaya baslamistim, dizisi cikacakmis," dedi. "oyle mii!" dedim, bu gibi durumlarda ilk tepkilerim cok kisitli bir turkceyle ifade edilir tarafimdan. hadi ya, hmm, oyle miymis, deme ya, gibi sutten ifadeler gayrihtiyari sosyal tepkimeye giris cumlelerimdir. neysesinde, "aa erken degil mi ama senin onu okuman icin," deyip yasini hesapladim, onbire tekabul ediyordu. ben o kitabi okudugumda onuc yasindaydim. ogretmenin verdigi listede oldugunu soyledi. "tamam o zaman," dedim. demek ki cocuklarin askli sevgili kamuranli ferideli kitaplara yasi gelmisti. "oku da dizisiyle arada fark var mi bak bakalim," dedim. diziyi aile vesayetiyle izlememesi kacinilmazdi. o istemese izlemese muhakkak anne babasi ya da dedesi ninesi izlediginden maruz kalacakti. sonra genetik muhendisi olmak istediginden bahsetti. ben de ona basitlestirerek kalitimdan bahsettim ve oyle aradan gunler gecti. bu gidisimde diziyi izlediginden, diziye ekstradan bir kardes figuru koyduklarindan bahsetti ve elbette figur kelimesini kullanmadan. "gulbeseker'i sevdin mi?" diye sordum ona. anlamadi nasil nicin ne anlamda sordugumu. dun aksam annemle telefonda konusurken, naptiklarini sordugumda calikusu'nu izlediklerini soyledi. annemin okudugu ve ustune konustugu iki kitap bilirim sadece, biri sinekli bakkal digeri de calikusu'dur. "gulbeseker bunda degil miydi?" diye sordu bana durduk yere. "evet dedim," "ondaydi, izle bakalim gulbeseker'i sevecek misin," dedim anneme telefonu kapamadan once. nasil nicin ne anlamda sordugumu anlamadi. anlatmadim. calikusu kalmadi dedi ordan kitapci.