ama arkadaşlar iyidir



8.07.2017

derdine düşmüştüm, takip etmezden geri duramaz oldum. benle bir oldu, benle bütim. beni cayır etti, allem etti kallem etti, kaal etti dün geceki gibi, ne var ki bana mısın demedi. sanayım. hep sanaydım. ha böyle bir şiiri vardı sadri'nin. ama hangi sadri'nin. sadrimizi sınama ne olur, benim önüm arkam sinema. garipliğim mahzunluğu kulübe-i ahzanlığım duyurmayın anama. duyur mayın?

o burun gitmez geri, sitem etme üzümle ne olur. o burun kalasıya sende bir ömür. örüm mü ömrüm mü? atilla atalay'ın bir vakası vardı bir kitabında. dedesi bağırıyordu vakıada ilgili kitapta. ömrüm ulaan, gibi bir nara atıyordu hepimiz herkesler adalete yürürken. atalete düşme boğulursun, azme sarıl bak ne olursun. derdi yaşasa mehmet akif. akif'te buluşalım. o değil de, bir ... bir ... bir kalıbın çok kullanan insanoğlu mütercim tercümanlıktan gelir derle. yani fazla çeviri yapmak kaynaklı bir alışkanlık. derler, derler, vermesen de verdi derler.

insanları daha önce de burda huzurda ayırmıştım, vakidir, bilen bilir. insanları, yürürken önünde yerde bir çer çöp boş bira şişesi taş kağıt parçası gaste artığı vs gördüğünde onu yerden alanlar ve almayanlar olarak ikiye ayırırım. benim için dünyanın etiği bu detayda gizli, dünyanın eti kemiği bu. sen ordan geçerken biri, daha önce bırakmışsa o çöpü oraya, sen rahatsız olup onu ordan alıp ilgili yere atacaksın, rahatsız olacaksın. rahatsızlığı rahatsızlık mertebesine çıkarmamış ama ramak kala olan rahatsızları seviyorum.

şimdi gece vardiyası raporu gelir, biner gideriz. fabrikadan çağırırlar, biner gideriz. dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.

başka türlüsü göç. yazık oldu yarınlara.

hepiniz istanbulsunuz. hepiniz selma günerisiniz. doğdu doğalı doğala özdeşsiniz. doğdu doğalı yıllık izindesiniz. halbuki bazı türkülerimiz ve şarkılarımız ne kadar da güzel. ne var ki misal vermek istemem o hususta. herkesin türküsü kendine. günümüzde türkü yakamamaktan o kadar muzdaribim ki anlatamam kırk kamus bir araya gelse. biraz rahatınıza kıyarsanız benden pek çok şey öğrenebilirsiniz aslında. ama benden de geçdiğinin gayet farkındayım. goya'nın türkçeye kuma batmış köpek adlı bir tablosu vardır bilirsiniz. ben çizmiş olsam onun adını, güya kuma batmış köpek, diye çevirtirdim türkçeye. etkileyici kadındır laf aramızda o tablo. bazı tablolarda onu buluruz, bulmaz mıyım hiç. tag question. bir ingiliz köylüsü ya da brit-pop'çusu olsam, yeni romanımın adını "don't we?" değil de "aren't we?" koyardım muhakkak.

tabii when we are both cats. yaşar nabi nayır gençlik ödülleri'nde ön elemeden geçtiğim yazlardan biriydi. hiç unutmam, yine bir yirmidört yaşıma basmıştım sınanıyorum.

tam anlatacaktı ki, şimdi saati saate bakma hasletimde bulunmuşum, petit beurre, bunu unutmamalı. vergi iade fişlerini de.