ama arkadaşlar iyidir



3.08.2015

merhaba ben abd. abd derken kul manasında olanı raksediyorum. yeni bir vantilatör almağı düşünüyorum markası raks. aslında burda hayatıma dair daha demin bir anlatım bozdum, hiç vantilatörüm olmadı ki yeni'sini alayım. ya da acaba ikinci el değil de sıfır bir vantilatör alacağım mı demek istedim acaba. 'sıfır' demek yerine daha farklı bir söylem bulamaz mıydı acaba atalarımız. benim çocukluğumda sıfır alınan bisikletler ya da diğer şeyler için, -ama özellikle bisikletler sözkonusuydu malum- "acenteden almış" derlerdi hiç kullanılmamış olduğunu belirtmek için. zira benim ilk bisikletim acenteden değildi, 1976 modeldi ki alındığında sene 1992 filan olmalı. sorma, ezikliğini çok çektim. ulan bi bisiklet için değer miydi onca açlığa. ne demişti emile ajar, onca açlık varken, ya da romain gary. bu saatlerde gözlerim acaip kısılıyor. moğollu atalarıma benziyorum sanki. ki ben ne yaparsan yap ne yana çekersen çek onlara benzeyemem. zavallı atalarıma benziyorum, ki ben zaval nahiyesinde doğdum. hayır yani bir çocuk bi skindirik bisiklet için bu kadar acı çekmemeli diye düşünüyorum. ki şimdikiler çekmiyordur diye tahmin ediyorum. bu aralar geçici olarak eski d.
merhaba ben abdussamed. çok iyi kuran okurum. tilavetim epey iyidir enaniyet olmasın. çocukluğumda mahalledeki diğer çocuklar sadece kollarını benim omzuma atmak için birbirleriyle kavga ederlerdi. biri sağıma biri soluma geçmek için kavga eden birlerce çocuk. şu kemal sunal'ın talih kuşu filmindeki gibiydik. ya da bu filmin bir sürü versiyonu vardır yeşilçam'da, ayhan ışık'lı olanı da vardır hatta, belki benim bilmediğim izzet günay'lı olanı da. çocukken bunun için yarışırken çocuklar, ergenliğimde de arkamda namaz kılmak için yarışırlardı. devir işte, nerden nereye, devir öyle bir devirdi ki daha sonra beni, sormayın gitsin. helal dairesi keyfe kafi olmadı. yani o dönemler lider özelliği taşıyordum. lakin sonra bu kapitalist düzenin bana göre olmadığının farkına vardım ve liderlikten ziyade neferliğe soyundum kimseyi lider bellememeğe gayret ederek. ne vardı ki illa ki bu topluma bir lider gerekiyordu. bunu anladığımdaysa buralardan gitmeğe çoktan karar vermiş bulunmakta idim. ve kendimi stockholm'de buldum. barda oturup o her yerde duyduğum şarkıyı dinlerken kadının biri dedi, why you look so upset. no, dedim. sonra gittiğim bi barda elime bi sigara tutuşturmaları ise geçen seneye rastlar, ki nerden baksan arada yedi sekiz sene var. her şeyi kaybedişim bu yedi sekiz senelik döneme periyoda rastlar zaten. sonra ben rastetmeğe başladım işte, raksetmeği bıraktım.
merhaba ben halid bin velid şeklinde anılırdım sahabeden. her zaman ne yaptıysam onu en iyi yapanın ben olduğuma hükmettim, bu anlamda dıştan dışa bir hikmettim. bu umudum da çok sürmedi desem yalan, hâlâ sürer, çift sürer, koyun kuzu sürer, sürü sürer. iki konu var ki o iki konuda en iyi olmadığıma kimse ikna edemedi beni. babam da bu geçtiğimiz haftasonu iki şeyi hazmedemiyorum dedi benim için benim hakkımda. hazmedemeğimiz şeyler birbirine mutevazı idi. bu muvazeneden kimin galip çıkacağı, kimin kime galebe çalacağı meçhuldü elbette.
merhaba ben amr ibnul as. belki de beni yüzyıllarca sevmeyecek hikayemin aslını bilenler. ziyanı da yok bence. ama bu hafta sonu öğrendim ki sevdiğim bir kişi daha yakın dönemde gözlerini hayata yumacak. benim sevdiklerim zamansızca -kime göre neye göre zamansız değil elbette, bana göre, ben yaşıyorsam alem de bana göre dünya da bana göre düzen de bana göre, ben ölürsem gerisini düşünürsünüz, ama ben varsam ben vardım- gidebiliyorsa ben bunca sabrederken - jean seberg'in selamı var bu arada- burda benim ve evrenin yanlış yaptığı birtakım şeyler vardır demektir. mutlu olsaydım sadece o ölecek olan kadın ve onun ölecek olan babası için mutlu olacaktım, bu çocuk da mutlu olabiliyormuş, el çırpıyormuş, zeybek oynuyormuş, desinler diye. şimdi bir anlamı kalmadı. o ikisi ölmeyecek olsaydı ben belki başımın çaresine bakacaktım. ya da asıl şimdi başımın çaresine bakacağım. bu zamana kadar başımın çaresine bakmağı gerçekten düşünmedimse ben.

başımın çaresine bakmağa karar verdiğimde görüşürüz o halde.