ama arkadaşlar iyidir



22.08.2015

sizlere bugun bu aksam saatlerinde garagoyun'un hikayesini anlatmaga hazirliyordum ki kendimi yanima adi zeynep olan bir kiz cocugu geldi kose masalardan siyrilip. adi zeynep olani kim sevmez, ben de sevdim elbette. garagoyun'un hikayesini oteledim bir sure. sonra tam yazmaga basladim, zeynep yine geldi. bes yasindaymis. beni pek sevdi. bense cekindim annesinden babasindan. malum devir biraz kotu. sonra yatsi ezani okunmaga basladi. aranizdan kac kisi yatsi ezaninin okunma saatini biliyor sence, ya da aksam. bunlar benim onemli veriler. bu ulkede yasayan talihsiz cogunluk dusunuldugunde ezana maruz kalan, inanan ya da inanmayan hic muhim degil, bir topluluk hakkinda karar verebilmem icin onemli doneler. dane dane benleri var yuzunde. halbuki o yuzune bile bakmadigimiz benler ne kadar da onemli varliklar, misal poposunda hangi benin ne derece onem tasidigini ne kadar azimiz bilebilir. ya da benim, sadece o bilebilir. bu yuzden mi acaba adi oyle. neyse, zeynep'in baliginin geldigine dair annesi uzaktan seslendi, benim yanima kadar gelmek istemedi, cunku biz turkiye'de yasiyoruz ve nesine lazim bi laf filan cikabilir, hele hele yalniz basina raki icen bir adamin bir kiz cocuguyla olan diyalogu bu mevsimde bile simsekleri uzerine cekebilir ya da kocasi gereksiz kiskanclik krizlerine bile girebilir. halbuki ben yek basina icen bi adamim altiustu ama hayir bizim ulkemiz jeopolitikligi geregi boyle bir onemi haiz ve kaldirmaz. bu yuzden hem zeynep'in annesi uzaktan kizina seslenerek cagirdi hem de ben tedirgin oldum cocuk benle iyi anlasti. meselenin ozunun bir ozu de su, benle cocuklar ve yaslilar iyi anlasiyor, dillerini biliyorum. sonrasini ya da oncesini bilemem, tecrube etmedim. bu koy pek cok deniz kasabasindan koyunden bence cok daha leziz bir koy. ben buraya buyudugumden bunu net olarak fark edemiyor olabilirim fakat sizler eminim ki gelseniz severdiniz. bu kohne koyde elbette yunan mimarili dar ara sokaklar ya da begonvilli balkonlar pek bulunmuyor cunku burasi inek sagilan bir koy. koy halinde bir köy. zeynep bana, sen yalniz mi oturuyorsun, dedi. cocuk sanirim hayatinda ilk defa yalniz yemek yiyen birine sahit olmustu ve hayatinda her sey yolunda giderse bir daha sahit olmayacakti. aradan bir saat kadar gecti ve zeynep'le cok iyi arkadas olduk bu arada, en yakin arkadaslarim 3-7 yas arasinda bu dunyada. annesi cok evhamlaninca zeynep'e uzulerek annesinin yanina gitmesi gerektigini soyledim. bazen annelerimizin dediklerine uymamiz gerekiyor maalesef, ya da babalarimizin, ya da onlar her kimlerse. ama zeynep yine kacti geldi yanima. annesi ikna olmus olmali bana. anneler cok yalnizmis gibi geliyor bana bazen. evet aradan bir saat kadar daha gecti ve zeynep'le kanka olduk. ona kavun ikram ettik, zira cok seviyormus. zeynep beni uc saat filan mesgul etti, sarildi bana. saclarim firca gibiymis oyle dedi.

ne'den sonra ben yazinin fikrine donebildim. su an icin donmesem de olurdu da garagoyun ölmüş iste. garagoyun, soyadindan hareketle. bu köyün ya da bu koyun en onemli adamiydi, baktiginda italyan mafyalarina da benzetebilirdin yugoslavya cingenelerine de, ama ortada bir yerde oldugu kesindi. ve benim icin buyuk adamdi. buyuk adam olmagi dusleyen tasranin nice kucuk adami gibi, ama bir gun punduna getirip buyuk adamliga evrildikten sonra omru vefa etmeyen. evet, arnavut gocmeni garagoyun ölmüş. zeynep de gitti.