ama arkadaşlar iyidir



26.03.2016

pek yapmadığım üzere teknolojinin kenarından geçtim ve telefonuma türkçe klavye yükledim,  bunun mesutluğunu yaşamaktayım sabahtan bu yana.  Ve bunu aslında her aklıma estiğinde buraya rahat rahat yazabileyim diye yaptım.  Sosyal sanal ortamlarda da zorlanmaktaydım,  zira biraz takıntılıyım bu hususta.  Hangi hususta değilimse.

Cumartesi akşamları dışarı çıkmak diye bir adeti malum şehirli insanın, dışarı çıkıp kafayı dağıtmak,  kurtlarını dökmek,  ya da ne bileyim işte. Bumu öğrenişim de bir gariptir ya aslında,  açık etmeğe korkuyorum saf zannedilmeyeyim diye.  Yani cumartesi akşamının modern şehirli insan için önemli olduğunu anladığımda otuz yaşında ve  İtalya'daydım ve bir cumartesi akşamıydı.  Her neyse,  şimdi ben yeni klavyeme ve telefonumun ekranına aşina olmağa çalışırken bir taraftan,  bir taraftan da iri parmaklarımın typolarını geri dönüp dönüp düzeltirken bir taraftan da acaba blogger bu yazıyı hangi fontla basacak diye kaygılanırken, dışarı çıkmış arkadaşlarımın gelmelerini bekler vaziyetteyim. Ben de dışarı çıkmakta mahir bir kişi olduğumdansa gerek, ama benimçün cumartesi ya da başka bir gün olması pek bir şey ifade etmedi dışarı çıkmak adına. Ama ben hep dışardayım çocuklar. Ertesi gün iş olmayacağının bilinci ve rahatlığıyla içmek elbette bambaşka ama bu dışarıda olmayı gerektirmiyor tabii. İşin benim garibime giden tarafı ise cumartesi akşamına çıkan erkek ve özellikle kadınların çok şıkıdım olması. Kadın elbette güzel giyinsin de bende bir yapaylık uyandırıyor bu gördüğüm giyim tarzı,  olmayor olamayor.

Ben aslında bunu bir önceki yazıları örtbas etmek,  sümenaltı etmek ve yeni klavyemi kutlamak için şey etdim.