ama arkadaşlar iyidir



10.03.2016

roxanne. miriba. miribaa. mihriban. selos. telos. sel. yağmur. yağmır. whatsapp. please hesitate to contact me. ne çok özgürlük veriyor telefon insanlığa. telefonun mına koymasak mı. halbuki ne de güzel saatlerce konuşurduk sabah akşam hiç fark etmez. hayatımı bir erkin koray şarkılarına benzetiyorum. erkin koray şarkıları türk müziğinde hayatımı en temiz anlatan şarlatanlarındandır. kendisi de müzik dünyamızda çığır açmıştır. sultanahmette bir yerlerde aldığım o doksanlık kaset sonrası, bir kaset dinledim hayatım değişti. yine geçmişe dönük konuşmağa başladımsa bakışlarım toprağa toprağa dönmeğe başlamış demektir yine. geçdi sevdalarla ömrün, ihtiyar oldun bugün. o zamanlar tabii beşiktaş sinanpaşa pasajının altında bir saatçi var. hiç işim düşmedi ona. niye öyle oldu bilmiyorum. karşıdan karşıya geçerken bir kere dalmışım, taksici uyandırdı yerdeyken, kimbilir sen bunu nasıl süsleyerek anlatırsın çarpıldım diye filan dedi. skkafalı taksici, anlatacak bir şeyim mi var başka dedim, herhalde anlatıcam bunu süsleyerek. hem ben süslemeden anlatamam ki, ayrıca süsü de pek sevmem, yani kadın dediğin kendine bakacak tabii, tişörtü delik olmayacak. çamaşırları kurutma selesinden alıp alıp giymeyecek. dinle bak, sana denizlerden kayalara vuran dalgaların seslerinden bir tutam saçmalık getirdim. dalgalar ve kayalar, sürekli bir sevişme hali. tükenmedi nasını skm. ha gitti şimdi pek güze loldu her şey. bana da lololo yaparla rartık. o dinlediğim içli kemanları bi taraflarıma sokarlar. sanki ben istemez miydim bir uçağa atlayıp kendimi malazgirtte bir pavyonda bulayım. yeminle vadesi doluyo. rayicim de yüksek bu aralar. ah ben bu benzetmeleri de hiç yapmadıysam belki yüz kere binbeşyüz kere. anma arkadaş. topunu mu kestik. kadınların tabii miskin olmayanları, bilekleri saygıdeğer olanları, fondöten konusunda tasarruflu davrananları ve dans edenlerini ayrı tutuyoruz ama yine de bazen düşündüğümde. öyle bir zaman geçer ki metesinin en sevdiğim sözü, ağlaya ağlaya kalmadı gözlerimde yaş, dır. bazen hemen akşam olmuyor mu o zaman çok sinirleniyorum, bazen youtube'da bir hevesle şarkı açmağa kalktığımda reklam çıkmıyor mu, o sıra biri benim yerime beni öldürse diye dua ediyorum boğaz köprüsünün mimarına. ilk ikisinde kısmet olmadı, darısı üçüncünün başına. hayır yani, yetmesi lazım. anneme de diyorum aynısını, bak nerdeyse altmış yıldır yaşıyorsun, hadi ilk gençlik yılların fakirlikle geçmiş, onları saymazsan son yirmi yıldır hamur işi yiyorsun ve artık yetmesi lazım, diyorum. dinlemiyor beni. ya o da bana derse, bre pezevengin evladı, on senedir her gün her gün içmelere doyamadın amına kodumun çocuğu, sana yetmedi de bana mı yetsin, derse. işte bundan korkuma bir şey diyemiyorum. her zaman karşı argümanları zihnimde başarılı bir şekilde kurar, ve kendi önermemi başarılı karşı argümanlarla yıkarak münazaradan başlamadan çekilirim. ama şimdi bazı şarkılar da hakkaten acımasız, allahsız, allahyarattı demiyor.

lan balkonu vardı diyorum. dünya diyordum. yağmur filan yağıyordu hatta. ciğerlerim düşmek üzere. ciğerler deyişine bakılınca yüzlerce ciğeri var sanarsın, epi topu üç tane ciğeri var insanın. ciğercinin kedisi, ciğercinin evcil hayvanları, ciğercinin kümesi, ben alayınızın ciğerini bilirim. aslında ben kimsenin ciğeryle pek ilgilenmedim, yani ilgilenesim gelmedi ki. ya da kendiminkine bakmaktan vakit bulamamışımdır. ama şimdi işyerinde arkamdan yapılanları duydukça benim ciğerlerime neden bu kadar düşmüşler ki diye sorasım üzülesim gelmiyor da değil tabii.

ya şimdi hatırlatmak istemem tabii ama, hazır balkonlardan ilkokullardan filan söz açılmışken, sene doksanaltı mı yedi mi sekiz mi öyle bir şey, ama allah inandırsın dokuz değil, diğer üçünden biri, akdeniz'in pek akdeniz havası taşımayan bir ayaz şehrinde lisede okuyorum yatılı olarak. ha, parasız yatılı olarak. -bu arada ben son parasız yatılı okuyan şairlerdenimdir ; )- -şiirime çakiim, nesirlerinize bir ziyan gelmesin- o esnada cengiz adlı bir adam bir şarkı yapmıştı, tabii bunu şimdi burada paylaşacak değilim. okuma ki, niye okuyorsun, neyine okuyorsun, okuma burayı.

size daha sonra halıcı fazıl'ın yanında çalışırken yaşadıklarımı anlatacağım. bilahare. ama şimdi artvin'de ardanuç'da ve keşan'da havalar soğuktur. burda da yağmur. yağmur diyorum ya, böyle bir doğa olayının yerini ne tutabilir sahi.