ama arkadaşlar iyidir



3.03.2017

Merhaba.

"Meraba" yazmıştı lisede sevdiğim kız benim hatıra defterine giriş cümlesinde. Yahu, ‘meraba’ ne, o zamanlar konuştuğun gibi yazmak mı var sanki. ‘yahu’ da ne demekse, yauv. Ki benim dediğim bundan yüzleryılı önce, eski adamım malum. Mamutlar kadar eski olmasam da, mahdumlarım varmış da evlenecek yaşa gelmişler gibi eskiyim, eskiyim ya da eskiydim ya da eskidim. Ne demiş Hakan Taşıyan meşhur bir eserinde, "çekinme eskici içeri buyur." Ohoo, hatrlamayalı bu duyguyu, harlamayalı, har vurup harman savurmayalı ne kadar da olmuş çok.

Dört beş gündür burada buraya yazıyor yazıyor yarım bırakıyorum. Şimdi aşağıda sanırım onları göreceksiniz bölük pörçük. Aksi halde benden bu kadar mesaj kaygısı gütmeyen yazı okumak zor olsa gerek.

Uzakta ya da yakında fark etmez, gitar filan çalıyor. Hangi şarkıları en çok sevdiğimi biliyorum. Sizler de kendilerinizinkileri biliyor olmalısınız. Aslında çok uzun zamandır müzik serüvenimi anlatmağa kalkıyorum da buralara, ne var ki, tamamlayamayacağımdan korkarak başlamadan bitiriyorum. Ben hayatımda, 'ne var ki' kalıbını hiç kullanmadım konuşurken, yani dilli iletişimde. Sözlü iletişim dersek, neyse burası ağır konunun vicdanen, girmeyeyim, sakatlar. ‘Ne var ki,’ kalıbını kullanan, -kalıbımı basarım- çok İstanbullu ve Ermeni bir hocam vardı lisansta, ondan öğrendim, kitap gibi adamdı. Metallerin, makinaların, mühendisliğin ve İstanbul'un dilinden öyle bir anlardı ki, ama insanın dilinden hiç anlamazdı, erkenden öldü gitti.

Gitar değil de ukulele çalmış sanki bi yerde.

Selam. Hayatımda hiç bu giriş kelimesini/cümlesini kullandığımı ve kullanacağımı sanmıyorum. Elbette geçmiş zamanlı bir çekim de sanılabilir, sanılıyor olabilir. Tabii sen de salınıyor olabilirsin bu esnada. Sizi de bazı gözlerin yakaladığı oluyor mu? Aslında ne kadar da kalıplara sığamadığımın bilmem farkında mısınız? Umarım farkındasınızdır, yoksa alt kata ıstırap veren üst katın haşarı çocuğu olmaktan öteye geçemeyeceğim nazarı itibarda, türkiye'de elbette, bu ülkede. Yoksa beni dışarıda bilen biliyor. Bazen tabii içeri temiz hava girmeli. Peki ya etrafımızda temiz hava tertemiz hava yoksa.

İstanbul'a gidecektim, heyecanlıydım. İptal oldu koskoca fuar. Geçen hafta bugün bir meyhanede içmek üzere miydim yoksa işyerinin tozlu arenasında boğuşuyor muydum tam hatırlayamıyorum. Zaten çok fazla ihtimal yok da, yine de ben yakın geçmişi bir sorgulayayım istedim. Keşke komşularımız olsa ve onları hiç rahatsız edemesek.


Merhaba. Size iyi akşamlar. Demin akşam oldu ve bildiğim bütün notalar eyleme geçti. Bunu laf olsun diye söylediğimi -cümlenin ikinci kısmından bahsediyorum-, biliyor olmalısın. Demin bir kuru incir yedim -ki bilenler bilir gecenin bu saatinde yanımda yöremde bir şey yendiğinde çileden çıkar öfkeden kudururum, normalde bir karıncayı bile incitmemiş ben o vakit çekip vurabilirim ama yapacağım tuttu işte, -bu örneklemi türk edebiyat tarihinde ilk kullanan benim bilmem farkında mısınız ama ukalalığa elbette lüzum yok-. Çünkü karnım acıktı. Ama sen yine de ne kadar aç olursan ol, canın bir şey mi çekti, git mutfakta ye, ben görmeyeyim yani. Sonra bir de yeşil çay demledim, onu içip yatıcam. Bazı özel isimleri özel isim gibi şekillendirmiyorsam elbet bir bildiğim vardır, hepsi kontrolüm dâhilinde merak etmeyin. Bir ben değilim kontrolüm dâhilinde.


*Bunu saymadınız biliyorum.
*Yine gelinesi.