ama arkadaşlar iyidir



26.10.2010

doktorun bu günlerde morali bozuk biraztırıktan. canı sıkkın. mutfakçığına gidiyor içki doldurmaya ama bardağı lavaboda bırakıp geri oturuyor, sonra soruyor ben ne yapacaktım diye, hah hatırlıyor, hay mına kuyum çekip lavaboda unuttuğu -boş- bardağı hatırlayıp sandalyesinden doğrulup doldurup geri geliyor. iki gündür bir eğitime seminere ne derseniz deyin katılıp geldi. otellerde kaldı yine. halbuki bu doktor yirmi yaşına kadar otel nedir bilmemişti, hatta edip cansever'in oteller kenti'ni okurken sorardı nasıl bir şey acaba diye, sonra bi başladı seri, bitmedi, bitecek gibi de durmaz. o eğitimde, seminerde, ne derseniz deyin, tatil gibi geldi valla doktora, izmir manzaralı, hem de en denizinden, yüksekte, taa beşinci katta, uzun zamandır böyle oturup ilgisini çekmeyen şeyler dinlememişti. uykusu geldi. şimdi insanlar da merak ediyordur bu herif bu kadar harıl ne yazıyor diye, bunları yazıyor oysa. halbuki her şey yansıda powerpoint düzeninde, amca da anlattıkça anlatıyor tekdüze, doktor daha iyi sunum yapar allah inandırsın. doktorun canı çoskıkılıyor. yazdıkları yüzünden okunmasın diye bazen kendine durup saçmalıyor. esneyecek esneyemiyor. kahve de yok. insanlar hiç pozisyon değiştirmeden oturabiliyorlar saatlerce. dünya aynı sıkıcılığına devam ediyor. bugün yağmur'a gidebilir doktor. yağmur bir orospu'nun mesleki adı. bütçe yapacak bugün doktor, program yapacak. uykusu geldi ama şimdi. redemption song çalsa kendine gelirdi mutlaka. bizim doktor bir yazıya odaklanmışsa ne yazdığını onu izleyerek -onun farkında olmadığı- mimiklerinden anlayabilirsiniz ve jestlerinden. jest insanıdır doktor laf arasında. günlük plan yapacak. uyku saatini, günlük alkol talimini düzenleyecek, toleransı yüksek program olacak. göbeği bile eritir bakarsın, nick cave gibi skinny ceketler trousers filan giyer. ay sonunu zarzor getirmeyecek bundan sonra, otellere bira kasalarına yedirmeyecek paracıkları.

doktor bugün gazozunu bile içmedi. taraçadan verandadan cumbadan, üçünden birden atladı ama üçüncü kattan çakılan bir izmaritin marifetini paylaşamadı. arkasında oturan kız kokusuyla doktoru içine çekti ama kızın içini bulamadı doktor, bekledi ki kendisi şey etsin, hiç de bulamaz zaten çakmak beyinli. doktorun canı bugün çok öfkeli. doktorun kendisinden üç yaş büyük bir kuzeni var, kız kanser, doktor bununla büyümüş, kanser her yerini sarmış allah belasını vermiş doktorların. besbelli ölecek, iki çocuk annesi, biri bir buçuk yaşında diğeri irem. what should happen. negotiation. three or four days filan dedi şimdi sunumcu amca, doktor birden kendine geldi. the project officer, herif bildiğin halis ingiliz. even worse in this case. pıtikyulırli. tea and coffee break.

kağıdın üzerinde sıkılma belirtileri gösterdi doktor. sonra çay kahve arasında yedinci kata çıktı terasa sigara tellendirmeye, vapur klark çekti ordan, swimming in the caribbean diye şarkı geçti aklından. doktorun canı bildiğin sıkıldı. a.yı aramak geldi içinden, bildiğin konuşamayacaklardı yine. kimseyi aramak istemiyordu doktor epeydir, bu bir belirtiydi, bildiğin depreşyon depreşiyordu. yani şimdi ölecek miydi bu kızcağız, o salak kız o salak kuzen bildiğin ölecek miydi, bütün çocukluğunu siker atardı eğer öyle bir şey yaparsa doktorun, ağzına işte o zaman sıçardı,

anekdot: geçenlerde bir arkadaşı aradı doktoru. dedi ki allah belanı verdi di mi, doktor da dedi ki, verdi valla. o arayan arkadaşı doktorun tescilli arkadaşıydı, hani ne derse tutturacak cinsten ve doktor üstünde hakkı olan. doktor resmen yalvardı arkadaşına, tamam bana beddua ediyorsun, etmeye devam et, ama lütfen biraz da beni düşün ederken, tamam allah belamı versin ama lütfen biraz da işe yarar cinsten beddua et, mesela geber de, biliyorsun sen içten dediğin zaman olur böyle bir şey. resmen yalvardı doktor arkadaşına, gözleri doldu doktorun, mesai saati olmasa bildiğin ağlayacaktı, o an fenasıyla istediği bir şeydi çünkü o, olmaz dedi arkadaşı, anladı, ölemeyecekti daha doktor, vardı daha çekeceği belli ki. the financial situation. some financial difficulties. hahaha. standard travel budgets should not be used. have to ensure participative management -not a dictatorship-.

bana ne yap biliyor musun dedi doktor. sarıl. mesela sarıl. bu çok önemli. sonra alnıma dokun elinin ayasıyla. sür sür, aksın gitsin bütün karakediler sktir olup. sonra bir daha sarıl. kötü fallar da ortadan kalksın. sonra bi daha sarıl mesela, orda olduğunu bileyim burda. sonra ayaklarıma dokun, güçsüz ellerinle. sık. sarıl. bana bunu yap dedi doktor.

project management should be ligthweight and flexible, this is R&D, not civil engineering.

bildiğin tozuttu bu doktor.

Hiç yorum yok: