ama arkadaşlar iyidir



14.06.2011

for jane or for me, ne demek istedi acaba orda. orda ya da burda, ne fark eddievedder. bizim oraca edive, ediver yapıver manasında. i remember you well in chealsea hotel. fir bincan türk kahvesi yaptım. bican sen öleceksin, kabire gireceksin, dokuz tahta altında ne hesap vereceksin. düşün ki bunlar benim sözlerim. üç adet bıldırcınım oldu, hepsini bana babam aldı, ben ondan rica minnet sipariş ettim, düşündüm ki doğada ne güzel aylam aylam yaşayan bu üç güzide hayvanı, -ne, güzide mi dedim,- evin bahçesindeki kümese hapsetmek yüce şamandan reva mıdır. ama engel olamadım, düşündüm ki bu hayvanları zaten biri yakalamış ve hapsetmiş ve beslemek için satın alacak birini, ya da restoranlarda servis etmek için satın alacak birini bekliyorlar. ben de restoranlarda masalara konuk olmamaları için satın aldım üç adetini. ben bıldırcınları çok severim çünkü. hep yanımda olsunlar istedim. istediğimde koltuğumun altına alıp gezdireyim. onlar için solucanlar gecekondular yakalayayım. ansiklopedilerde bıldırcın maddesini tarayıp en çok sevdikleri yiyeceği, lunaparkı çarpışan arabayı fillan alayım onlara. bahçenin en güzel köşesinde yer yapayım, doğayı aratmayayım, kedi sansar tilki takmayıp rahat rahat çimlensinler. nitekim yaptım. artık benim haftasonları babaevine gitmek için çok mühim bir bahannem var. iki haftaya gelmez keklikler de gelecekmiş. merak etmeyin biraz daha para kazanayım, onlara bir orman kiralayacağım. bu sevgi bana şu büyükşehirdeki işi bile bıraktırır şart ola.

so long marianne, bunu sana demiş miydim, dememişsem henüz tanışmamışızdır ama bunları burada rahatça konuşabildiğimize göre tanışmamız yakın demektir. bak ben sana bir şey söyliyim mi, ilk buluşmada elimi tutarım, elimi tutmuş elimle senin elini tutarsam bil ki bunda keramet had safhada. kızımızın adını sahra mı koysak, yok daha neler, şermin selmin selvin bunlar ne güne duruyor di mi, ha bir de solmaz var. solmaz koymazsak olmaz, öyleyse ayrılalım. ayaklarımda şu askerdeyken sürekli yürümekten çıkan yaralardan çıktı yine, terlik istirahati de vermezler ki insana reel! hayatta. çok mü yürüyorum nedir, yürümeyi az sevmiyorum, yürürken konuşmayı hiç sevmiyorum, bi kere ben konuşmayı ki sevmiyorum.

dance me to the end of love mı şimdi yani. şair büyüğüme şu geçen sene yazdığım hayali diyalog metinlerini göndereceğim. kısılmış bir yüksek sesle müzik dinlemek ne güzel oluyor bazen. yüksek sesle demek, yüskseskesle demektir konuşma dünyasında bazı kekemeler için. adam boşuna mı kitap yüzdü üstüne kolluklarıyla. can simidi attı bana, tutundum.

tehlike anında camı kırdım.

yapmayacağım üç şeyi tekrarlamak istiyorum her doğumgünümde; biri ayakkabı boyacısının önüne boyaması için ayağım içindeyken ayakkabımı uzatmak; ikisi pedikür yapılması için ayağımı, manikür için ellerimi birine uzatmak; üç sonra söyleyeceğim, hatırlayamadım birden, böyle birden sorunca aklına gelmiyor ki insanın. neydi o şarkının adı ya, hani o filmde de söylemişti o ya o kadın. neydi o kadının adı ya, hani o adamla beraber düet yapıyordu. neydi o adamın adı ya hani o kadından bir oğlu olduğu ortaya çıkmıştı yıllar sonra. neydi o yılların adı ya, yıllar olmuştu yıllar geçeli.

Hiç yorum yok: