ama arkadaşlar iyidir



29.07.2012

"bir gün, bir parkta otururken, biliyorum"

bolca su içtik ve uyuduk. sonra su içtik. çay içtik. kahve içtik. diye konuşuyorum. kendi ellerimle avcumla su içtik. benim başımdan aşağı serin sular döküldü, serin sular koynuma sokulsundu, serin sulara banmak istedim kafamı, mevsimin ilk tuzlu suyunu içtim. sonra su içtik ve geçti. gözler birbirine benzeşti. şu benim sevdiğim başta oturur,du. çoban yıldızı, diye enstrümantal bir şarkı bestelendi sene 1960lar. annem de o sıralar dünyaya gelmiş olmalı. annem dünyaya gelirken beni doğuracağı belli miydi yani, hayır şaka yapmıyor olmalısınız. anneler biz seksen nesli çocuklarını dünyaya getirdiklerinde yirmili yaşlarının hemencecik başındaydılar. m.nin annesi de öyledir sözgelimi. diye tahmin ediyorum. sonra su içtik geçti, hafiflemiş bulduk kendimizi. gündüzünde ben epey yıldızlara bakmıştım, denizin içinden yıldızlara bakılınca, hem de gündüzün, insan kendini bi garip hissediyor. sonra bi kadın bikinisi geldi yanıma kıvrıldı. hayır hayır, size bir şey söyleyeyim mi ben, ben oraya su mu bir şeyler içmeye gitmiştim. yaz günlerinde sıvı tüketimi artıyor yeryüzünün. şöyle düşünsek, insan olarak azot döngüsüne mi karbon döngüsüne mi daha çok hizmet etmekteyiz. bundan yıllar evveldi, ellerim yıpranmaya yeni başlamıştı. sonra kendime ucuz yollu bi pansiyon neyin kiraladım, yarın sabah terk dedim. sabahterk bir adamdım çoğunlukla. çoğunluktan kendimi ayrı hissettiğimi yadsıyamam, yine de ayrıksı görünmediğime eminim. diye yazdım. dışarı çıkıp bira içmeye koyuldum. beni öyle başıboş beni böyle yalnız beni öyle ah eğleniyor kendi başına bırakırsanız ben gecede sekiz on tane içer bana mısın demem. sonra uyurum, bildiğin uyurum. sonra su içtik, geçmiş olmalı. esiyordu diye hazırlıyorum. insanın adı çok önemli. bir arkadaşımın yazdığı romanda önemle geçiyor bu, öyle de bir güzel açık etmiş ki konunun susuzluğunu, sevindim okuyunca, görüştüğümüzde bunları konuşacaktık, hah, lafını bile anmadık, sonra inşallah. aslına bakarsanız geceleri hiç yatasım gelmemekte, ama sabah erken kalkasım daha çok ağır bastığından sabahları gecelere tercih etmekteyim, seviyorum nitekim. aydınlığı, sabahı, dinçliği, dinlenmişliği, kahvaltıları, islenmemişliği, gülen kadınları, şikayet etmeyen kadınları, hiçbir yeri ağrımayan kadınları, allahtan korkan kadınları, pijaması olan kadınları. tanrım sonra su içtik, muhabbet kuşları o dikey ve altlığı olan suluklarından su içer gibi su içtik pet şişelerden, sonra su içtik, okulöncesi çocuklarının o şekilli suluklarından su içer gibi su içtik pet şişelerden, dillerimizde biriken karabiberlere and olsun, yollarımızda yürüyen karabiber ağaçlarına hamd olsun ki, buğday yetiştiren tüm çiftçiler başımın tacı olsun ki, tarlalarda yitip gitmiş tüm korkuluklar üstüne yemin ederim ki su içtik. leyleklerin yollardaki ince su birikintilerinde koca gagalarıyla çektikleri çilelerin sendikal hareketine ortak olayım ki, damaklarında zerre kalmamış dünya maratonu koşucularının tükrüklerine bez olayım ki, dünyanın tüm türkülerine bam teli olayım ki, dilime badem olasın ki... diye hatırlıyorum.