ama arkadaşlar iyidir



21.11.2010

uzun sayılabilecek bir tatilden dönmüş olmanın delişmen gerginliği var içimin saz tellerinde. hımm. uzun sayılabilecek bir tatilden dönmüş olmanın mona koyim, bana bir şey olmasın, diyecektim ama bana bir şeyler mutlaka ki oldu. sizlere de oldu.

giderken, bizim ailenin evi yakın sayılır buraya, üç saatlik bir otobüs yolculuğu gerektiriyor. ben de otobüslerden nefret ederim, öyle böyle değil, sıkıntılar ateşler bunaltılar bulantılar basar, kötü olurum. şimdi bu teknobüsler çıktı ya, bi nebze idare edebiliyor insan. bilet aldığım firma sağolsun iyi filmler bulunduruyor arşivinde. başladım deli deli olma'yı izlemeye. adını bile duymamıştım, ben askerdeyken mi girmişti vizyona, umarım böyledirdi yoksa kaçırmış olmaklığıma üzülecektim. askerlik çoğunlukla güzel bir mazerettir, aslında mazeret değildir, ama halkı şu an askerlikten soğutmak istemiyorum. bu film benim içime etti, tabiri kötü. sonunu izleyemedim, piç etti beni, tatil matil eve gidiyordum tam da, bu suratla nasıl inecektim otobüsten, yapmış adamlar. beni tanıyanlar yerli filmlere olan ilgimi bilmelidirler, bu film de iyi bir yerli filmdi. hatta çok iyiydi. hep söylerim; oyunculuk şöyleydi, çekimler şu plandaydı, sahneler şöyleydi böyleydi diyemem filmler hakkında, demem de zaten. iyidir veya kötüdür film. bu, iyi olanlardandı. tatile böyle başlamış oldum yani. sonunu bu akşam izlesem mi internetten, cesaretim yok hâlâ.

sonracığıma, eve vardım, babaannemin yokluğu hakikaten acıydı. ama yoktu bildiğin. evinin önünden geçtim, bir daha geçtim, oturdum sigara içtim onun hep oturduğu sedirde. olsaydı kesin laf edecekti, oğlum bırak artık şu cuvarayı diyecekti, yazmasının ucuyla burnunu kapatacak, öksürecek ve bak herkesler bıraktı diyecekti, yazık endeki ciğerlerine diyecekti. demedi, arefe günü mezarlığa gidilir bizim buralarda, ordaydı. dedemle yanyana. mersin toplanır ve mezar başlarındaki testilere suyla birlikte o toplanan mersin yerleştirilir. mersin dediğim şey bir bitki, çiçeksiz bir bitki, çoğunluk bilmiyormuş nasıl bir şey olduğunu, ben de pek tarif edemeyeceğim, nasıl ki hayıt'ı, ılgın'ı tarif etmem mümkün değilse mersin için de geçerli bu. türküsü de var üstelik, evlerinin önü mersin. müthiş bir türküdür laf aramızda, ben de tatile giderken tam da bu türküyü söylemelik moddaydım. tolga çandar pek güzel söyler orasını, uzatarak, ben de iyi söylerim, sözleri de iyidir. daha ziyade sabah türküsüdür. zeybek formundadır.

sonra bayram mayram telaşı işte.

sonra sonra akşam balığına gittim ovaya. bunun gündüzünde zeytin topladım biraz. çift elle toplanır zeytin, bir elini torba yapma derler acemilikleri sezilenlere, ben de iyi toplayıcıyımdır, hızlı toplarım. topladığımız zeytinleri sıkılmaları üzere yağhaneye bıraktık. akşamında külüstüre binip bizim büyük arkadaş (yaş 57)la çıktık yola. ılgın odunu kesip ateşi yaktık, üçer duble yolladık derinliklerimize doğru. salatayı ihmal etmedik, salatada sirke sevmem ama o koydu mu güzel oluyor nasılsa. sonra o ağları toplamak üzere suya girdi. ben yalnız kaldım. müzik yok. ses var. inip kalkan uçakların seslerini saymazsak, uzaktan yas eden kadın seslerini andıran çakal sesleri var. karanlık var, koyu mu koyu, deliği az bir karanlık, ay aydın, yani dolunay, yıldızlar var, a.'yı aradım. bu defa konuştuk epey. telefonu açmasında bir duruluk var, merhaba deyişinde. durgunluk değil ama. hani sigaranın izmariti renginde bir şey, ya da kartona bakar gibi, ya da şöyle desem cilasız boyasız ama hakiki bir ağaç kesiği gibi. kokusu olan, kurumamış, canlı, ama mat. bugünlerde zayıfım. sonra gece oldu. uyudum. çok içmiş bulunmuşum yine.

sabahında da atladık arabaya çocukluk ilkokul ve ortaokul arkadaşım ve eşiyle. bağlı bulunduğumuz il merkezine ortaokul arkadaşlarımızla buluşmaya. ama arkadaşların iyi olduğunu hep söylerim, boşuna değil. ortaokuldan kalma sıkı arkadaşlıklarım duruyordu orda. kaldığımız evi tavaf ettik. içim kıpırdadı, kocaman bir su aygırı yutmuş boa yılanı hissine kapıldım yine, boğazımdan geçmedi namussuz, suyunu da boşalttı içime, şiştikçe şiştim, dile kolay dört yıl anne baba olmadan bir yaşantı, hem de onbir onbeş yaş arası. güzel oldu, epey eğlendik, tanımadığım eşleriyle tanıştım bazı arkadaşlarımın, çocuklarını gördüm olanların.

döndük. gecesinin köründe suya çıktık. simitçi kahveci kayıkçı olarak. açıldıkça açıldık.

dünün akşamında mahalleden çocukluk arkadaşlarımla bir buluşma tertip ettik. rakının biranın çayın dibine dibine öpücükler kondurduk. ve tatil bitti.

döndüm.


Hiç yorum yok: