ama arkadaşlar iyidir



26.04.2011

merhaba dünyasız.

bana kim gözlerinden anahtarlık yapmak istiyorum dedi; ben mi kime dedim. orda durdum, konak saat heykeli'nin [saat heykeli? yazar burda saatli kule demek istemiş, y.n.] önünde, banka oturdum. bekliyordum. elimde aptal bir fotoğraf makinasınesi, yazın ışığını çekiyordum. yazın akşamüstü ışığını daha bir seviyorum. bu arada yeri gelmişken, parmaklarım klavyedeki harflere büyük, kafam dunyaya kucuk geliyor. hazin geliyor, sevinçler derdimden, yaşamak ölmekten, hazin geliyor. bir yerde sanki biri mi flüt çalıyor. yan mı tutmuş, üflemiş mi, ağzıyla gereken yardımı yapmış mı partnerine. iğrençsinik insanlık. hayır bence değilim, sadece istekliyim. bir yerde de herifin biri ağacın altına çökmüş, ovayı seyrediyor, burda sözü mevsimler cümbüşü olan sana bırakıyoruz, seni sahiden buna benzetiyorum, seni sahilden sala benzetiyorum. adam, hani şu bahsi geçen, ağacın altında oturmuş, ovaya bakar iken, sigarasını evde unutmuş, hay mona koyim seslenmiş, kimse duymamış. sesler ovalarda yankı yapmaz. sesler yankı yapmak için yaylaya çıkılmasını bekler. sesler, içimizdeki sesler, kendilerini kusmak için yükseklere çıkmamızı beklerler.

benim uzun süredir ilk defa hiç yatasım gelmemek. ankara'nın taşına da bakar mısın sen, ne halt işlemiş bizden habersiz. gözlerimin yaşına da bakar mısın sen, ne hiç akmamış. kuzum babası yeni sorumluluklar mı almış işyerinde. ay ben seni süte cornflakes niyetine karıştırıp yemez miyim, vay ben seni kadeh kadeh içmez miyim.

sabah işe kalkamayacak olmak gibi korku yok. elbette sen bunları bilmezsin. kalksan da geç kalmış olacağını iyi bilirsin. felsefe üzerine fahri ortaöğrenim belgesi almak istiyorum. sosyoloji üzerine bilimsel hazırlık artı lise.

peki ya bu ağaçlar konuşabilseydi. akıllıtv de yayınlananlar gerçek mi, bütün askerler onları izliyor ona göre, plus vadi, geçer zaman ki. yağmur mu yağıyor ne, bu gürültüler de ne. bu görüntüler de neyin nesi in da front.

görüntüler görüntüler. sahilden hemen bir ilk ara sokak. orda bir restoran. iki adet zeytin tanesi [zeytin tanesinin ne olduğu konusunda ilgili tüm zirai literatür taranmış ancak ilk kez nerde geçtiği konusunda herhangi bir kaynak bulunamamıştır, bu durumda bu terimsel terimin ilk kullanımı yazara ait olmaktadır, y.n.] bir adet çantaya birlikte giriyorlar. o zeytinler epey bir yol katedip noktalı virgüllerden birine ulaşıyor. bakılıyor lar ki kararmışlar. yine de epey bir süre işgalde sadık duruyorlar canları pahasına. hiç dünyalıksız.

merhaba dunyasız. bugün burda vakit yerel saate göre henüz 00:25. bu babacan bir tabirle yarım'a beş dakika kala'ya tekabül ediyor. sen bunu geceyarım olarak da değerlendirmekte ilelebet serbestiye sahip olma hakkını haizsin.

demektir ki

Hiç yorum yok: