ama arkadaşlar iyidir



3.11.2011

bu akşam şarkılardan bir adet çiçekli çikolatalı kurabiye demeti yapasım geldi. oysa ben kurabiye sevmem, çok tozlu oluyor içi, boğazıma takılıyor. hiç bulutlar seyrini unutur. şimdi diyelim ki çin'e gideceğim uçakla, giderken dünyanın dönüş yönüne mi hareket etmiş oluyorum ben de, bu yüzden mi giderkenki süre gelirkenki süreden daha kısa. hiç anlamıyorum her yerde aynı ayı gördüğümüzde. senle ben aynı ayı mı görüyoruz şimdi. hangi ayda doğduk sahi. aya maya çalınır mı sizce, ya tutarsa.

bir fırtına tuttu sizi, deryaya kardı. demin, fazlasıyla şişmiş telefon hafızamdan birkaç isim silmeye çalışırken, şu an ölü olan bir abinin telefonunun hâlâ kayıtlı olduğunu gördüm, ve acımadım sildim. bazen acımamak lazım diyolar hayatta, siz ne düşünüyorsunuz? sahi hiç düşündüğünüz oluyor mu? siz de düşünengillerden misiniz, dur. ne sen işe gitsen, ne ben ayılsam.

ben eskiden çok sarhoş olduğumda, yalnızken elbette, ya da maksimum nâzım varken -zira yanımda sadece o varken yalnızkenki kadar rahat davranabilirdim- ben eskiden çok sarhoş olduğumda, yalnızken elbette, müziğin sesini çok açar, komşulu bir evde komşuyu rahatsız etme riskine girecek kadar yüksek açmışsam kulaklık takar, müziğe boğulurdum, o harika bir arkadaş olurdu bana. müzik beni büyütürdü, ufaltırdı, farelere yem yapardı, yükseltip bulut yapardı, yükseğtip göğkuşağı yapardı, müzik bana etmediğini bırakmazdı. ben de buna müptela olup, kafayı buldukça, yere kapanır, ya da kanepenin sırt yaslanan kısmına kapanır, kulağımda bitişmiş hoparlörler ya da kulaklıklar, başımı ellerimin arasına alırdım. başını ellerinin arasına almak iyiye işaret değildir.

- iyiyim senden naber? - sağol. nolsun idare ediyoruşte işler guçler, naptın o işi, hani son konuştuğumuzda görüşmüştük, hani son görüştüğümüzde konuşmuştuk? _ HANGİSİNİ, BEN HATIRLAMIYORUM BİLE - hah, sen neyi hatırlıyorsun ki lili - vaveylaevet, ben sadece oyun oynuyordum sanki diye hatırlıyorum - şad olup gülmedim de eller içinde hangi yöremize aittir - hoparlörlerin sağına soluna dikkat etmeliyiz?!?

ya da şöyle anlatmaya çalışayım: ben müziğin geriliminde teller üstündeki kadınlar tirrim tirrim titreyecekmiş gibi durur gibi titrerken?!? ben o zamanlar, ben bir hoparlörün içinde birikmiş toz zerresi gibi her bass vuruşta titreyen, ben rüzgarlı havada açık kalmış bir pencenin perdesi gibiyken, o zamanlar başımı ellerimin arasına almakla kalmayıp, müziğin onca çalımdan sonraki kaleciyle karşı karşıya vuruşuna göre mor koyun türküsünü çıldırtıp evimin içinde kulağımda kulaklıklar zeybek oynayabilirdim, nitekim defalarca yaptım bunu. hem de tek başımayken.

sahi nasıl dalga geçmişlerdi hakkımda, yalnızlığı yazılarında kompleks edinen, -kompleks dediyse hani yerleşim birimi benzetmesi yapmışlardır diyorum, bu kadar zekiymiştirler- demişlerdi.

yeter mınakoyu.

Hiç yorum yok: