ama arkadaşlar iyidir



10.11.2011

bu internet, bu cep telefonu, bu telefonlar, kurtulmak lazım. ama nasıl. sadece müzik olmalı gibi geliyor bana. başka da bir şeye gerek yokmuş gibi. it gibi anlatıyorum birkaç gündür. kalabalığa tutuldum, içip içip ne varsa anlattım. yetti. epey götürür beni. corap giymek istemiyorum. sanki hani uzaktan bi kürt kızını sevmişim de, sekiz kardeşli çıkmış da, babam faşistin önde gideniymiş de, kızı bana almamışlar gibi bir hayat şu. ne alakası var. kötürüm bir yaşantı bu. gitti de gitti. yas tutasım tutuyor. en çok da şu telefon kulübelerinin ne olacağı konusu, bu beynimi yoruyor. bana versinler, ben yaşarım. öfke di mi enis abi, evet öfke. öfke bu işte, winamp seveceğim ya da ortama uyacak bir şarkı çıkarmadığında kulağıma, ya da aortuma uygun kan pompalamadığında, atarım tutuyor. sivrisinek gördüm mü elime bir yankeesici alıp tüm dünyayı temizleyesim geliyor, halbuki yaşım olmuş otuz. we met when we were almost young. forever young. genç kalasımı ortasından tutup hangi yana eğileceğini büküyorum. ying yana yanga.

mantara bi potansiyel enerjiyi yükleyip şişeye tıkıyorsun mesela, sonra mantar şişenin içinde öfkelendikçe öfkeleniyor, öfkesinden şişiyor, sonra çıkarınca dışarı, bir daha geri sokamıyorsun aynı şekilde. sen şarabı iç tabii şişeyi açmışken, ama ben mantarın derdindeyim. ben mantarım. bittim. yerden bittim. zehirliyim. ben mantarım, çıkardın artık, geri sokaman.

sonra da işte sizlere alageyik efsanesinden yola çıkıp kendi öykümü anlatacağım.

Hiç yorum yok: