ama arkadaşlar iyidir



10.07.2011

tırnaklarını kesmeyi unutan insan. vücudunun muhtelif bölgelerindeki kılları kesmeyi ihmal eden insan, öyle deme seven var sevmeyen var. dişlerini fırçalamayı binbir zahmet unutmayan insan. tüm bunlar insan. günaydın porselenciğim, nasılsın. insan bi kahvaltıya filan davet eder, unuttuk mu kahvaltının tindersticks şarkılarıyla olan bağlantısızlığını. nasıl nasıl anlatsam, nasııııl.

"ablanın adı neymiş," dedim. "öykü," dedi. "dünyanın en güzel adı mı yani," dedim. "bilmem ki ben," dedi, gülerek kaçtı. tekrar geldi, "benim adım neydi söyle bakalım," dedim. utanarak, "unuttum ki," deyip gülerek kaçtı. öykü ona, "gel ada, ben sana abinin adını söyleyeceğim," dedi. ben de zaten adını pek iyi bildiğim öykü'nün benim adımı öğrenip öğrenmediğini merak ettiğim için ada'ya sormuştum hedef şaşırıp, şaşırtıp, şaşırttırırırırp. lapps.

"kaç yaşındasın?" dedi. "boşver," dedim. hiç bu kadar fazla gelmemişti yaşım kendime. söyle! diye ısrar etti. "aslında sormayacaktım ama geçenki konuşmamızda kardeşinin yaşının yirmisekiz olduğunu söyleyince şaşırdım, o yüzden soruyorum, yoksa yirmialtı filan diye tahmin ediyordum." "otuz, tam otuz," dedim. onunkini sormadım. gerek yoktu. keşke gösterdiği yaşta olsaydı.

"bira kokuyorsun," dedi. "ya ama niye öyle diyorsun şimdi, çok mu kötü," dedim. "hayır, hayır, babam da böyle kokardı," dedi. sustuk. "içince ne kadar tatlı oluyorsun, demin ne kadar çok konuştun öyle." "çok mu konuştum, keşke sen de biraz içseydin." dedim.

kendimi dünyayı suda eritip kafaya dikmiş gibi hissediyordum bazen. bu yetmedi. kendimi dünyanın suyuna ekmek banıp yemiş gibi hissediyordum bazen. bu da yetmedi. "salata yapma," diyordum kendime bazen. kendimse buna müdahale edip, "dünyanın söğüşü daha iyi olur." diyordu.

meşeler gövermiş varsın göversin. evlerinin önü de hâlâ mersin.

Hiç yorum yok: