ama arkadaşlar iyidir



12.01.2014

merhaba marianne,

bir dizi resmî olmayan ziyaret için istanbul'da bulunmak istiyorum ne var ki blogger'a bir şeyler oldu ve istanbul'un baş rakamı olan i'yi otomatik olarak büyük rakkam yapmak istiyor. rakkas geliyor meydane böyle durumlarda beynimde. insan istediği gibi yapı bozamayacak mı yani. başka sitelerde de görüyorum böyle pervasızlıkları, yiyorsa resmi derkenki i'nin şapkasını tak diyorum ama yemiyor zekâları bunu elbette, çünkü onlar ezberci bir teknolojinin gayrimahsulleri. şapkasını takmadan dışarı yollamaması gibi bir annenin okula giden çocuğunu. sabahları yedi gibi evden çıkmam gerekiyor işe gitmem için marianne. bana bugüne kadar hazırlamadığın tüm kahvaltılar için teşekkürler rica ederim. tam da sabah ben apartmandan çıkarken çocuğunu gelen kreş servisine bindirmeğe hazırlanan bir anneye rastlıyorum, yürü kızım, hadi kızım diye servis şoförünü bekletecekler diye öyle telaşlanıyor ki kadın çocuğunun atkısını ve beresini sararken. bazen daha erken çıktığımdan rastlamıyorum, bazen de rastlamak istediğim için rastlıyorum ya da raslıyorum. aşağıdaki resme benzer bağlıyor olmalı kızının saçlarını atkıdan bereden önce.



bugün apartmanındaki en yakın üç komşum kandil münasebetiyle bana irmik helvası getirdi. irmik helvasının türkiye üzerinde dünyayla kurduğu bağlantıdan pek hoşnut değilim ve aklıma bir türlü yatmıyor ama komşudan geldi ve bu bağlantı önyargısını kırayım diye en azından üzerindeki tarçını ve içindeki cevizleri yedim biraz üzerine afiyet. kandil günlerinin adının neye tekabül ettiğini hatırlamağa çalışmanın güzel olduğu dönemlere gittim geldim bi süre. bazınız buna kafa yormadı bile ailesinden aldığı müthiş ateyiz terbiye münasebetiyle. sonra da şairleri düşündüm marianne, şairlerin mayolu fotoğrafları olması garip değil mi sence de, bu yüzden şair olmayı reddettim sanırım. red mi ettim redd mi edildim [arabesk filmindeki söyleyiş güzelliğiyle şener şen'in]: terk edildim terk edildim. terk oldum. atımın terkisine basıp. soluğu alıp, benzi soluğu da yanıma alıp, yo marianne.

kandil mi candle'dan geliyor, candle mı kandilden sence? kandil diye de bir dağımız var biliyorsun. ya da dağları var. şöyle de bir mısrağ var, "torun dediğin onsekizinde bir kadın haritasında meme icabındağ." gündüzünde dinlenebildiğim akşamlarda içmeği seviyorum marianne.

şarkıları dünüyorum bazen mariağnne. şarkılar da beni düşünüyor mudur merak ediyorum ama o ayrı mesele, onu başka bir akşamda dile almağı planlıyorum. bir almanak edeyim diyor her sene yıl sonunda, sonra da bir bakmışım ki yılbaşı olmuş ve başlamış harala gürele, mehmet de pek güreli laf aramızda, kimse bilmez. benim de adım öldükten sonra cebeli diye anılsa hoşuma giderdi, kemiklerim rahat bir uyku çekerlerdi de sızlamak nedir bilmezlerdi aslında, cebeli kayalı demek malumunsa. cedelleşiyoruz nitekim.

yarın, yarın olacak biliyorsun marianne. yarın bir yarın olacak. onun da başka yarınları muhakkak. şimdi ben sen o bizimiz siziniz hepimiz inzivalara çekilip sabahları birer kahve yudumlayacağız, çay da içeceğiz muhakkak.

çay içilsin marianne. görüşürüz denilsin.