ama arkadaşlar iyidir



9.10.2009

belle

esmeralda’yı sırtında taşımak.

tüm meselem taşımaktan ibaretti kamburun çağımızdaki olumsuz bütün anlamlarına rağmen. taşımak ve taşınmak arasındaki o küçük kamyonet dizel kokulu. taşınmanın en büyük stratejisiydi benim gözümde böl ve yönet. yükünü sırtına alan ve hiçbir şeyin farkında gözükmeksizin dehlenen bir eşek gibi, ya da semt pazarı çıkışında eli çantalı hanımların kalçalarından ziyade yüklerine odaklanan bir hamal gibi, kamburum çıkacaktı benim de yakında. lakin hamalların kamburları çıkmaz. bir kamburun bütün irkitici çağrışımlarına rağmen, kambur bir sırt çıbanıdır ama büyük, çünkü gözlerim çok büyük. sırtım emre amade. yaşanıldıkça yaşlanıldıkça kamburumu sanki pürüzlüyor ve boşaldığını zannettiğim yükün yerine yenisini koyuyordum. bir de baktın ne göresin, kambur olmuş apartıman, gökdelen. taşınmak gibi, artık sırtıma yeni nesil teknolojilerle çıkabiliyorum ancak, uzatıyordum dışardan şişelerden yaptığım merdiveni, hiç içime yani apartımana girmeme gerek kalmıyor. eskiden babaannemi uyutup kaçtığım birinci kat pencerelerine çaktırmadan dışardan girmem gibi şimdi de taşınacağım eve penceresinden giriş yapıyorum, değişmedim yani ben, sadece düşmemeye dikkat buyuruyorum

çişini bazen tutamayıp yüzüme işiyiveriyor zaman.

Hiç yorum yok: