ama arkadaşlar iyidir



25.10.2009

sürün

şu son günlerin ortak bir özelliği var, ne istediysem olmadı. ilginç, çünkü böyle bir şey olmamıştı hayatımda. yani ne istediysem olmaması olmamıştı. bunu da görecekmişiz. iki gündür izmir'i bekliyordum. ilk defa urla'ya gittim, çeşmealtı iskele dedikleri çok güzel bir yer var, oraya. hatta tekneyle açılıp balığa bile gittik, sonradan hava lodosa çekince dönmek zorunda kaldık. bir şişe şarabı alt ettim teknede, fena salladı kaptan. güpegündüz öyle güzel geldi ki. üstüne bira salladım birkaç tane, söylemesi ayıp birkaç da midye, sonra da birkaç mesaj izmir'e. izmir'i fena halde bekledim. dün evde yoktum izmir'de dolaştım. geceliği on lira olan iğrenç bir otel odasında konakladım iki gecedir, alsancak'ın pek de tekin olmayan arka sokaklarında. sabah kendime geleyim diye yhüzümü yıkamak için musluğa eğildiğimde musluktan küf akıyordu. çarşaflar insan kokuyordu. kendimden iğrendim mi, hayır, kendimi kirlenmiş hissettim mi, hayır, yusuf atılgan'ın evi olmamıştı sözgelimi, bir otel odasında yaşamıştı manisa'da, oraya da gideceğim ehliyetimi emniyet mensuplarından geri alınca, eşek kafam. 408 no'lu odada kaldım, kapının arkasında otelle ilgili kurallar vs yazıyordu, altında da "müdüriyet". küçükken çalıştığım sanayideki o köhne bakkal dükkanında da duvara asılan yazıların altında öyle yazardı, "dolabı açık bırakmayınız, müdüriyet." ne güzel. paraya kıyabilsem hotel yaman'da kalırdım aslı serin'e bir selam çakmak niyetiyle. bu arada iyi şiir yazar aslı serin, bulun okuyun derim. kıbrıs şehitleri caddesi'ni sabahın beşinde arşınladım, kimseler yoktu, hava az serindi ve güzeldi. sabah uyandım kahvaltı yaptım, bari kahvaltıya çağrılsaydım. konak'a ilerledim, konak pier'in önünden geçtim, triyandafilis geldi aklıma, "gitme pierre" dedi ama ben gittim. birkaç dergi almıştım yakın kitabevi'nden, onları karıştırdım kahvaltı çayında. insanları izledim, onlar da beni izledi. insanların cep telefonlarından acaip beklentileri var, umutları cep telefonları, elleri kulakları gözleri telefonlarında, dün bütün gündüz kapattım, iyi hissettim kendimi. gözlerimin altı şişmişti yine aynada, saçlarım uzamıştı, çim adam gibi olmuştum yine, ya da kirpi gibi, siktir et dedim, berberler pazar günleri kapalı. kızlarağası hanı'na ilerledim sırtımda sırıtan çantamla, ııııı, kapalıymış, ben nerden bileyim. hımm dedim sonra, bana bu kadar izmir yeter anlaşılan. atlayıp otogara mahrumiyet bölgesindeki küçük odama geri döndüm, şimdi sana bunları yazıyorum, "mıknatıssız bir pusula olarak." insanın bütün kitaplarının yanında olmaması çok kötü. hayatın ibresi şaşı bugünlerde, ibnelik yapıyor. keyfim az bulunur bir şey değildir ama bugünlerde karaborsaya düştü. en iyisi biraz müzik.

Hiç yorum yok: