ama arkadaşlar iyidir



25.11.2009

dün öğretmenler günüydü. kutlu olsun. ilkokul öğretmenimin sesini duydum, iyi geldi. ben öğretmenlerinden nefret etmeyen azınlıktanım. benim için çok şey yaptı sağolsun. sonra bana zor zamanlarımda yardım eden, akrabam bir çift öğretmeni de arayıp günlerini kutladım. inanmam böyle günlermiş filan, ama onun sesinin, "oğlum, hadi çok yazmasın sana" deyişi var ya, her sene bu beni onları aramaya sevk eder. ilkokul öğretmenimin de, beni savunmak için o pezevenk okul müdürünün karşısında ağlar bir şekilde sinirlenip kendine hakim olamaması yeter de artar. sınıfa ayaklarımı vurarak girdim diye, serdar'la kavga ettim diye, ülkü'ye mektup yazdım diye yediğim tokatlar hiç umrumda değil.

yarından sonra bayram. ilerleyen günlerde yazmam zor olacak farkındayım. herkesin bayramı kutlu olsun. bayram güzel bir şeydir. adı kurban, vs. olsa da. beni görmek istediğim insanlarla bir araya getirir. bir de tatil sonuçta. çalışmaktan kaçmakla alakası yok bunun, ilk gün bayram namazı için erken kalkmak haricinde diğer günler saati kurmadan yatmak, yaşlıların o tırnaklarından arttırdıklarıyla şeker alarak dağıtmaları, ya da bütün cimrilikleriyle koskoca şekerliği üç tanecik şekerle donatmaları, babamı gördüklerinde, "oğlum hoşgeldin, nerelerdesin, eskiden hep gelirdin" demeleri, beni gördüklerinde, "sana ne kadar da benziyor, eskerliğini yaptı mı bu, evlendi mi, çocuğu var mı" gibisinden sorular yorumlar yapmaları, babamın 'dudu kadın'a para vermesi, dedemin yerleşikliğe geçtikten sonra yaşadığı o pembemsi aşı boyalı evin önünden geçerken birtakım benliklerimin kendinden geçmesi, ne bileyim, geçen bayram yaşayan birinin bu bayram artık olmaması, arefe günü mezarlık ziyaretleri, vs. önemli şeyler bunlar benim için. insanlar bunları rutine bağlamış olsalar da benim için hiç de öyle değil.

keşke dedem yaşıyor olsaydı.

Hiç yorum yok: