ama arkadaşlar iyidir



17.11.2009

insan bazen üşümüyor mu, hiç şaşırmıyorum ben buna bu duruma. yani üşümek anlamında şey ettim biraz. insan bazı yaşlarında çok kızgın olabiliyor, büyüdükçe teskinleşeceğimi ümid ediyorum. evet devam ediyorum ama sor bi neden, kopmamak için. geçen gün özgür'le konuşuyoduk yine; hani şu, bana, tanrıya ve sana verdiği yeteneğe ihanet ediyosun diye özgür'le. nerden duyduysa bu lafı, yeteneğime tokayım, tana bitey olmatın, dedim ben de. her neyse, bu lafı eskiydi tabii ve ben bunu bundan yıllar önce sizinle paylaşmıştım, şimdiki lafı ise şu oldu, yazmıyorsun di mi; sabahları yazıyorum dedim, ayık kafayla iyi oluyor; ne zamana kadar, dedi. bu sohbeti burada kapattım, zeynep'e döndüm, ee zeynep sen ne zaman mezun oluyosun şimdi dedim, ve sohbet dünya denen bu labirentin içinde yön değiştirdi, biram bitmek üzereydi ve tazelemesi için garsoncağıza işaret ettim. sigaramı tazelemesi için parmaklarıma ve dudağıma emrettim, dudağım da ne dudaktı ha, dudağım dudak, dediğim dedik gibi, ne güzel di mi, ben yaptım, hem de daha demin. dudağım yok benim. o değil de benim dünyadaki en erotik fantezilerimden biri maçka parkından kalkan teleferikte öpüşmektir, öpüşmek ah ne hoştur boğaza karşı teleferiğin buğusu içinde, var mı ötesi, bence varla yok arası. bak benim uzatasım gelmiş gördün mü, noktalar virgüller gırla gidiyor, ben tırla, poff, uçurum dan dan.

beng beng may beybi şat mi. donla dolaşıyorum filan derken nazar değdirdim, kaloriferler yanmıyor, bozuk, bu dünyanın çivisi çıkmış hakkaten. bugün eski mesajlarını sildim telefonumun, emrah'ınkileri bıraktım. bir gün ben de izmarit diye bar açıcam, ve herkes izmaritleri yere atıcak, çok otantik olucak. o kadar da diyorum tok karna içemiyorum diye, habire akşam yemeği yediriyor bu yalan dünya bana. ne güzel bir şey, zamanında fransız sanatçılar, chanteur ve chanteuse'ler, ülkemizi ziyaret etmiş ve güzel güzel şarkı söylemişler o bozuk türkçeleriyle. ben de biraz bozuk türkçem olsun istiyorum, geçen gün türkçeyi bi bozdum bi bozdum. geçen gün ingilizcem de bozuk attı bana. je ne sais pas. sevdim inanamıycaan kadar seni esmer kız. aslında biliyor musunuz bu hayatta üstümüze alınacak bir garip hırkadan başka hiçbir şeyimiz olmamalı. iler tutar yanı yok yani bu durumların. mesela tövbeler tövbesi adlı şarkının başlangıcı kadar başlangıcı güzel şarkı az bulunur. hadi be kırlangıcım, gel yanıma, başlangıcı mol. pampam diye bir kedisi vardı komşumuz merve teyzenin. günde birkaç kez kapımızı çalardı, korkardım da pampam'dan, büyükçe bir şeydi teyzenin kendisine inat. bu kedi bu kadını bir gün yer derdim kendi kendime, huyumdur kendi kendime de güler geçerdim bu gibi durumlara. bir gün fena ağlattı bizi merve teyze, ölümüyle pampam'ı kızına bırakması bir oldu, pampam çok hüzünlüydü giderken. emrah bakamadı ölüsünü kapıdan çıkarırlarken. eskiden içince hiç kızarmazdım, bana bi haller oldu. haller gençlik merkezi vardır eskişehir'de, bi numarası yoktur ama şehre gidenlere önerirler gezmeleri için, hep de şey derler, burası eskiden haldi. kim kimi halledebilmiş ki şu dünyada.

yıldız. kaydı yayınla.

Hiç yorum yok: