ama arkadaşlar iyidir



20.01.2011

incecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye. dar heji roke adlı şarkıyı pek severdi, askerde birlikte nöbet tuttuğu, türkçesi kıt diyarbakırlı arkadaşından bu türküyü söylemesini isterdi. o da, "ben söyleyemem dayi, ama bak sana ne dinleteceğim!" deyip, yanındaki yasak cep telefonundan sevgilisini arar ve onunla önce kürtçe birkaç cümle konuşup telefonu hoparlörler açık moduna getirir ve kızın sesini doğanın köründe yankılatırdı. işte bu pek hoşuna giderdi bizim komutanın.

bugün dolunay yine ordaydı. ve ben bunu düşünerek sevmeye karar verdim. "napıyorsun?" dedim, "duruyorum." dedi. "hay allah iyiliğini versin!" deyip gülümseyerek yürümeye devam ettim, cebimin bana uzattığı anahtarla ayaklarımın beni götürdüğü odanın kapısını açtım, içeri dahloldum, ayın orda durmaya devam edeceğini biliyordum. umarım, tam da doğaya açılmayı planladığım cumartesi günü ortadan kaybolmuş olmazdı. hâlâ inanılmaz geliyor bana ikimizin de tek bir aya bakıyor olmamız, bu kadar olamaz tanrım.

aşk bu mu

sevda bu mu

hayat bu mu

bir müddet içtikten sonra, müzik ve ses ona yetmez olurdu. artsın artsın isterdi. daha önce sıkça burda anlatırdı ki bara bu yüzden sık giderdi. evde diyelim. içer ve içtikçe bir müddet sonra müziğin sesi yetmez olurdu. hep de her zaman da komşular muhakkak olurdu. onlardan ayıplığından çekinirdi. ve dolayısıyla en yakın bulduğu kulaklığı kulağına zapt edip sesi sona kadar açardı. kulaklık edinemezse, iki adet hoparlörü iki adet eliyle tutar ve iki adet kulağına götürürdü ardışık olarak. işte bu müthiş gelirdi. ve bunu sadece arkadaşı nazım ortalıkta dolanıyorsa rahatlıkla yapabilirdi çekinmeden, aksi halde yalnızlık gerekirdi, yoksa arkadaşlar ne derdi ama iyi olmalarına iyi.

Hiç yorum yok: