ama arkadaşlar iyidir



21.07.2010



aslında, her şeyin bir aslı astarı mevcut malum. işten çıktığında normalde normal olmak için pek takadim olmuyor. zaten rutinin dışında giden bir şey yaşamamışsam buraya uğramam, ya da, rutinin dışında cümleler kuramayacaksam vaktim olsa dahi buraya uğramamaya gayret ederim. ama dün zaten kendimi ifşa eden bir yazıyı taslakta unutmuşken, bugün de dünkü ifşamın minvalinde bir yorum alınca dayanamadım. diyordu ki okurumun beni anlattığı arkadaşı, entellektüel abaza. entelektüellerin dikkat ettiği şeylerden biri bu kelimenin tek l ile mi çift l ile mi yazıldığıdır. tek l ileyse o kelimenin geçtiği yazıya dikkat kesilirler, çift l ile ise, entellektüel kelimesinde olduğu gibi, o zaman arada bi fark olduğunu anlarlar. çünkü entelektüeller bu kelimeyi entelektüel şeklinde yazarken, entellektüeller bu kelimeyi entellektüel şeklinde yazar. abaza kısmına gelince, bu kelimenin anlamını henüz çözebilmiş değilim, ben askerdeyken bir de günümüz türkçesine apaçi deyimi dahil olmuş istanbul türkçesinden, ben ilk defa askerdeyken duydum istanbul mukim bir arkadaşımdan. duyduğum kelimeleri üstüme alınmayı severim, apaçi de hem telaffuzu, hem çağrışımları, hem duruşu ile has bir kelime, deyim olarak da yerinde, bunu da tuttum. bana apaçi diyen olmadı henüz ama o da olur korkarım yakında. yıllar önce de biri kırsal duyarlılık deyimini kullanıp beni yerlere vurmuştu, mebzul haklıydı, o vakitler taşraya dair öyküler anlatırdım sıklıkla, ve yine yalnızlık üzerinden saptığım kadın kız mevzularına epeyce düşkündüm.

yaptığım şeyleri severim. bu saatte işten dönüyorsam bundan gocunmam ve şikayet etmem. hakkımda böyle şeyler söyleniyorsa hak ettiğimdendir ama zerrece gocunur muyum, bence yapmam. yıllar önce yine bu masada, insanları ikiye ayırmıştık hani sizlerle birlikte, üstad mehmet ve berk vardı o zamanlar, züleyla da vardı hatırlar belki, başka da kimse okumazdı zaten beni; sevgilisi tarafından haklı veya haksız terk edildikten sonra ona orospu/orospuçocuğu diyenler ve bunu demeyenler, olarak. sizce ben hangi gruptayım; demeyenler, bilmem anlatabildim mi. ben skorcunun zeki ve ahlaklısını severim. skorcu muyum? bence değilim. kendi halinde, halis, temiz niyetli bir acı çektiriciyim. ikisi bir arada nasıl olabilir derseniz, üçü bir arada oluyor da ikisi niye olmasın, der geçiştiririm. geçiştirmek üzere bir hayatım, ve geçişli cümleler kurmak üzere bir yazım tarzım vardır. bugüne kadar sahi niye kitap çıkarmadım, ya da bundan sonra niye çıkarmayacağım di mi, vardır elbet bu hususta da düşündüğüm, sorulmadığı zaman söylenmez bazı şeyler, ya da şu an işime böyle geldiği için bunu dedim. bilme manlatabildim mi, "mama, uğuğu" diye şarkı söyleyen kimdir, freddy civadır, bazen kötü espri yaparım, bazen de iyisini yapar ve uzun süre bunun üstüne yatarım.

şimdi, şu son günlerde yazdığım bol genç kızlı yazılara gelelim: insanların beni niye okuduğu mühim elbette benim için. diledim ki o kadar temiz olduğum zannedilmesin, ve hakkımdaki beklentiler düşünceler nelerdir mealini yansıtacak bir ak göt kara göt ayrımı yapayım. nitekim yaptım.

ben armudu dişlerim / sapını gümüşlerim

Hiç yorum yok: