ama arkadaşlar iyidir



18.07.2010



nerde kalmıştık kkanka. neye neresinden neyin nasıl devam ediyorduk. nasıl kalmıştık ki zaten. hakiki kalmış mıydık. haki miydik neydik. ve alkol. ve içmek. hiçbir kadın karşı koyamadı buna sene ikibin milenyumdan bu yana. sene ikibin demişken, biz biz keresinde, abdi ipekçi erkek öğrenci yurdu-valideçeşme-maçka, beşiktaş adresinin a blok, 207 numaralı odasında ikamet etmekte iken, odamızda adanalı ibiş'in kral fm'i gece gündüz cayırdarken, makinacı ipe sapa gelmez nevzat'ın erbakancı safsataları sürer giderken, mimar emrah'ın gecenin bi vakti gelip dolabını çarpa çırpa metal sesleriyle güne günaydın ederken, eskişehirli itü makinacı bildiğin ruhi bey mavi gözlerinin gözlüklerini gözlük bezlerine silip uykuya daldırırken, biz orada yurdun yedinci katından milenyumu karşılıyorduk yaşyalnız. sktiri boktan bir haleti ruhiye içerisinde. gençliğimizin tayfun duygulusu klarinetini eda ederken beşiktaş deniz müzesinde, ve havai mi havai fişekler göklere boşalmışken, gözyüzünün bekareti işte o gün bozuldu kayboldu gitti bizimçin. niceden diktirmeye çalıştıksa da biz bu zarı, olan olmuştu bi kere, tohumlarını boşaltmıştı orospu çocuğunun biri çoktan gecelerimize. biz o gün bu gündür, yüce şaman sizi inandırsın böyleydik, böyle gelmiş ve böyle gidecektik. hiçbir kadın kadınlığını maalesef sıkıştıramadı araya, halbuki biz böyle olsun istemezdik. bu yüzden de belki hayretler ederdik çehbet necatigiller familyalarına. ama öyle demeyin lütfen. dün gece eski sevgililerimizden biriyle toplantıdaydık, hiç de eski sevgili gibi değildik. o, ah ne diyorduk, nerde ikamet etmedeydik son zaman, diyorduk ki biz içer içer içer cer atölyelerinde sabahlardık, sevgilimizi evin bir köşesinde ters dönmüş bir böcek gibi bırakır, evde şayet diğer bir oda var ise o diğer odanın başka bir köşesine, hani şu semiz kedilerin pencere kenarlarına saksı misali sırnaşıp sokağı gözetledikleri köşesine, başka bir saksı misali sıkışıp ağlamaya başlardık. sonra sevgilimiz gelir, dayanamaz gelir, kıyamaz ya hani, bizi kaldırırdı, haha biz o ellerin necelerini gördük de tutmamıştık halbuki. sonra el tuttuğumuz için biz keresinde fırça yedik o ayrı mesele. "in the letter that you wrote / i heard the words that you never spoke / it is time for you to come home" demiş şair son mertebeye yakın kala. yahu, yani ben şimdi ne yapsam kaç kere yalınız. hem de hiçbir pul muydu hiçbir zarf mıydı neydi hani hiçbir mektuba yakışmıyorken. yaz mevsiminin türkiye'nin her kesiminde her kes için mühim ve istinadi bir anlamı olduğu muhakkak. çünki kızın adı dünya ise mesela, merhaba dünya diyesim gelirdi bizim onumuza, tarzım dünya çünkü. size bir takım kısa kısa cümleler kopyalayıp yapıştırsam olur mu, alnınıza dövmemi yapsam, sizi. ha ha, "her halinizle aşık olunacak kadar mükemmel birisiniz" bari siz yapmayın yahu, ah ha bunu duymamış olıyım lütfen.

Hiç yorum yok: