ama arkadaşlar iyidir



6.12.2010

kıyıda demirli durmak üzerine bir web günlüğü bir edebiyat

kaybettiğin bir şeyi ararken başka bir güzel şey bulmaya biz serendipity diyoruz. iyi ediyoruz.

önüne geçemediğim, önüne geçilemez bir iktidar hırsı var insanoğlunun. denedim denedim olmuyor, denediler denediler olmadı. maddi iktidar, cinsel iktidar, politik iktidar, vs, sonunda hepsi manevi iktidara dönüyor, ama yalancı bir manevi iktidar, gelip geçici, sönücü, gazlı bir iktidar, hazımsızlığı da bu yüzden belki. işte tanrı burada soyunup oyuna giriyor ve diyor ki; külliyen zaafsınız, sizi komple zaaftan yarattım, düdüğü çaldığında anlıyoruz ki zayıfız. kendi adıma mı konuşayım, peki.

işin tüketici yanı şu ki, kutsal saydığım sanatta da bu durum kendini gösteriyor. edebiyat, burada da var aynı iktidar hırsı. ve ben buna -edebi olarak beğenilme kaygısı, ki bu da iktidar azmini getirir, daha masum gibi görünüyor değil mi- bir zaman kapılmış biri olarak, kendimi bu hırstan alıkoyabilmek için -en azından sanatı kirletmemek adına- bu hırsımı başka bir alana sevketmiş bulunuyorum. burada baudelaire'in çalışmakla ilgili düşüncelerini devreye sokmak isterdim ama başvuru kaynağım maalesef elimin altında değil, uzatmayacağım,

oğuz atay'ın şöyle bir sözü bulunur: "bedenimi önemsiz bir yaşantıya kaptırmakla aklımı korudum." hareket noktası burası. konuyu iktidar hırsıyla bütünleyeceğiz.

şimdi geceye jacques brel'in herhangi sevdiğimiz bir şarkısıyla veda etmeyi umuyor ve bu konudaki derin düşüncelerimizi başka bir zamana saklıyoruz.

Hiç yorum yok: