ama arkadaşlar iyidir



23.12.2010

kişinin ayakkabısının içine yağmur dolabilir, daha ziyade sıkı bir yağmur yağdığında ve konçsuz bir ayakkabı giyiyorsan karşılaşırsın böyle bir pozisyonla. ya da bez ayakkabı. benim oldu birkaç kez ordan biliyorum. başıma gelmese bilebilir miydim, işte orasını bilmiyorum. bazı şeyleri yaşaması lazım insanın, ki bilsin.

sabah işe giderken mesela, -çok bahsediyorsam bi durumdan, anlaşılır ki bana dokunan bir durumdur, basit- -psikanalitik incelemeye ihtiyacım var mı-, ayı gördüm yine bir aysar olaraktan. geceden kalma dolunaylığını koruyordu, sevdim bu şekli, elimden bir şey gelmedi sevmekten başka.

planımı kurmuştum bu akşama. yarın tatilim benim normalde, sabah erken gitmeyecek ve bu akşam gönlümce bira içecektim, kaç gündür bu anı bekliyor olacaktım, olmadı, erken gitmek gerekti yarın, canım sağoldu, sağlık filan oldu. ... bir kadının çoraplarından bahsetmiştik di mi sizinle, ama ben bundan bahseden şarkı/şiir görmedim henüz, bu alan edebiyatımızda gayet boş, el atabilirsiniz benden tavsiyeniz, en azından sıkı bir okurunuz olurum. kadının çorabı önemli olmaz olur mu hiç, ne renk mesela. çiçekli böcekli mi, şekilli mi şekilsiz mi, renkli mi. renksiz herhangi bir kıyafeti yakıştıramıyorum ben pek zira. uzun çorapsa sözkonusu olan, daha farklı renkler şekiller biçimler mevcut. ... mesela buzdolapların buzlukları zamanla buz biriktirir, bunu neden yaparlar anlam veremem, yoğuşma vs bilimsel terimlerle açık edilebilir ama ne gerek var, bu hayatta pek çok şeye ne gerek vardır. böyle deyip geçebiliriz elbette ama ne gerek var, üstelik sonunda bağımlılık yapar. .. sabit bir evde yaşıyorsanız sorunlara mutlaka açık olmalısınız. bir gün musluk bozulur, bir gün çatı damlatır, bir gün sifon çalışmaz kova kullanmak zorunda kalırsınız, bir gün bir şeyler mutlaka olur ve bunlar sizi yaşamaya karşı diri tutar, hayatın bundan başka bir anlamı da yoktur zaten. ... yarın ya da yarından sonra bir arkadaşım beni sevgilisinin arkadaşıyla tanıştıracak, bu yaşlarda malum böyle şeyler olur, ve ben böyle şeylere pek gelemem, zaten cebinde canlı bir kuş taşıyan biriyim bir de böyle durumlar sözkonusu oldu mu bütün minihayvanat ceplerime dolar, ama oraya gitmek istiyorum çünkü yalnız içmek istemiyorum en azından yarın ya da ondan sonraki akşam.

günü geçmiş bir gazete ne ifade etmek isteyebilir. sizce de önemli değil midir. günü geçmiş bir gazete. geçmişte almış olduğunuz bir mesaj. zaman aşımı diye bir kavramı bir türlü oturtamadım yerli yerine, otur diyorum oturmuyor, hacı yatmaz gibi. halbuki zaman bu, değil mi, aşınması lazım zamanla, kendisiyle, aşılmıyor alçak zaman.

not bırakmayı severim. iş arkadaşlarıma genelde vardiya defterine uzun uzun yazmak adetimdir, hem geceye gelenler gündüz yapılanları iyice algılasınlar ve devam etsinler hem de geyik olsun işte, yazarken oldukça toniğimdir, cin komiğimdir, okursan görürsün. evlerine gittiğim arkadaşlarıma da umulmayacak yerlere notlar bırakır ve bir vakit sonra bana geri dönüp bunu sen mi yazdın diyecekler mi diye beklerim. bunu sık sık yaparım, nadiren birilerinin evine giderim. bu durumda orana vurursak bunu çok hep sık yaparım demektir.

kuşlar güzeldir. kuşlar güzeldir. kuşlar gerçekten güzeldir. balıklar güzeldir. balıklar hakkaten. kediler zira. ve çok önemlisi geyikler, karacalar. karacalar diyorum. karaca güzel bir kadın ismidir, günümüzde hiç görmedim ama nick olarak kullanılabilir, tavsiye ederim özellikle esmer filansan. ... mesela massive attack angel adlı şarkısının bir bölümünde aynen şu ifadeyi kullanır hiç utanmadan ve uslanmadan; love you love you love you, love you, love you, love you. gel de meftun olma, gel de müptela olma.

her çakmağın bir çakışta yanmaması gibi her kadın bir bakışta yanmayabilir. biz anlıyoruz oysa kendimize ilgi duyulduğunu ya da ilgiye sağır felan olunduğunu. herkes anlar zaten. güzel de bir şeydir bunu anlamak ama emin olamamanın verdiği tereddüt. mütereddit tedirgin bizim sevdiğimiz bir arkadaşımızdır aynı zamanda.

özellikle akşamüstleri, bunu anladık mı, akşamüstleri, akşamüstleri pek mühim taşır. insanın kendini bir kentte sanması. insanın kendini orda burda sanması, onunla sanması pek bir zahirilik taşır. zahireci diye buğday filan satan amcalara deriz biz, buğday pek erotik saydığım bir meyve yok yok sebze yok yok o da değil işte, bir şeydir. buğday başakları iyidir,

aha defter bitt

Hiç yorum yok: