ama arkadaşlar iyidir



17.12.2010

salut

eskişehir'e sormak lazım önce, sen bu herifle o kadar sene parkların sizi çağıran taraflarında naptınız diye. şöyle konuşmalıyım ben de, parklarda düşünceli gezinen genç insanların temsilcisi olarak, ben gittim oralarda oturdum, evet aynen böyle denmeli tarafımdan. yaz kış sıcak soğuk kar yağmur galaksi meteor yağmuru asit yağmuru göktaşı yağmuru krater mrater demeden ben o parkların köşelerinden birkaç yıl geçirdim. hava sıcaktığında çocuklar vardı birtakım annelerin babaların ellerinden tutmuş, sigara içmiyordum mesela kötü örnek olmayayım diye. sonra gidiyolardı, ve ben hemen çakmağıma sarılıyordum. çakmak ve yanıcı maddeler mühimdir bu tarz anılarda. oksijenin, nam-ı diğer o2'nin tutuşturucu görev yaptığını biliyoruz, ve bilmelerimiz artıyor ki oksijen yalnız gezemez, hep o2'dir o. ne güzel di mi, yapışık doğan ikizler gibi. evet yapışık doğmuş olsak ensestimiz ense kökümüzde biten bir bataklık selvisi olabilirdi pekala. sonra kavga ederdik senle, senin ensenin sınırları içinde mi benim ensemin sınırları içinde mi, halbuki ortak. ortak olduk biz bi kaç kere, o yüzden sen dersen ki, yüksek dağın kuşuyum da selviye konacağım; ben mutlaka şöyle eklerim, iste beni babamdan vermezse kaçacağım; rollerimiz değişebilir, cinsiyet yok aramızda.

sincap camiası, birtakım ağaçkakanlar, ve serçeler, ve tarlakuşları, hepsi ciğerimi bilir benim, ben de onlarınkini bir şiire yazar gibi rahatlıkla dökebilirim. korkuttum onları bi süre, sonra hemhal olduk, sevgili olduk hepsiyle. sonra doğa, sonra orman, sonra deniz, otlar, çimenler. ekinler fiyler anızlar. yeni biçilmiş çimlerin kokusu hepimizi bizi doğuran spermlerin kokularına çağırır, burda durduk, es, bir çay içip devam ettik yolumuza. müziğimizde birkaç çeşit es vardır biliyoruz, birlik ikilik dörtlük altmışdörtlüğe kadar gider. altmışdörtlük es'in nota olarak gösterimi işte en başta dediğim ağacı ifade eder, es'in yani sessizliğin kısalığı arttıkça ağacın boyu uzar. biz notalar arasındaki bu sessizlikleri şarkıyı dinlerken pek fark edemeyiz, ama onlar orda dururlar, hiç uyumazlar. çok konuşmakla çok susmak arasında fark olmaması da burdandır, ikisinin esleri tersinirdir sadece. susarken de yanlış nota basmış olabiliriz, yanlış nota bakmış olup o nottaki mesajı yanlış okumuş olabiliriz.

sonra sincap ağacın kovuğunda aromalı bir sigara içer. biz bu sekansta sadece kovuktan çıkan dumanı görür ve koklarız. sincapla kovuk ilişkisini iddiasız bir şiirimde dile getirmiştim senin üzerinden, analoji kurarak. sen bir sincap ben kovuk, beni anımsa beni unut, gibi hatırlıyorum. bu nedenle heyecanlarınızı lütfen gizlemeyin küçükhanımlar. sana sami baydar'ın mavi sincap likörü hikayesinin öyküsünü anlatmış mıydım? git anlatayım.

salut, c'est encore moi!
salut, comment tu vas?

fais-moi un bon cafe
j'ai une histoire a te raconter

Hiç yorum yok: