ama arkadaşlar iyidir



13.05.2010

hÂLÂ

misal, çocuklar okula gidiyor mavi önlükleriyle, hoş ben siyah önlük giymiş olsam da mavilerin ilk demlerine rasladım, bilirim. kız çocuklarının saçları örülmüş, toplanmış, tokalanmış. erkeklerin pantolonları kuru götlerinden düşmek üzere. oynadıkları oyunlar oynadığımız oyunlarla hemen hemen aynı.

misal, mahalleye ekmekçi geliyor hâlâ, kasası kapalı bir arabada sandık sandık ekmekler, o arabanın içinin kokusunu duyabiliyor musunuz. simit ya tükenmiş ya da tükenmek üzere oluyor. eğer öğlenciysem, -okullar kalabalık olduğundan sabahçı öğlenci sistemi vardı- kahvaltı yaptıktan sonra tavuklara yem ve su vermek ilk işim, onlar da hayatlarını sürdürmekteler evimizin hayat bölümünde. ve sonra keyfime bakıyorum okula gidene kadar, keyfimin büyük kısmını büyük bir heyecanla sinha moça (küçük hanım) izlemek oluşturuyor. namussuz ekmekçi ali dayı tam da dizinin en heyecanlı yerinde geliyor. -ali dayı'nın sağ olması ve aynı mesleği devam ettirmesi benim için mühim bir gösterge, memleket kavramının tecellisi, ona inancımın garantisi.-

misal, çocukların saçlarında hâlâ bit ve sirke aranıyor. herkes kendi çocuğunun saçındaki bit için sorumlu bir çocuk arıyor.

nohut (beyaz leblebi) yiyince insanın dudakları beyazlıyor :)

Hiç yorum yok: